Balcıoğlu'ndan Yurttaşlara Kanal İstanbul Çağrısı: 'Bazen Yaptırtmamak, Yapmaktan Daha Değerlidir; Toprağımızı Koruyalım!'
İBB ve Silivri Belediye Meclis Üyesi Bora Balcıoğlu, İBB Meclisi Ocak Ayı 2. Oturumu'nda gıda ve tarımın önemi üzerine yaptığı konuşmada Kanal İstanbul'un yapılmaması için gerekçeler açıklayarak kamuoyuyla paylaştı.
İBB ve Silivri Belediye Meclis Üyesi Bora Balcıoğlu, İBB Meclisi Ocak Ayı 2. Oturumu’nda gündem dışı söz aldı, ekonomik kalkınmada tarımın rolü ve önemini üzerine kapsamlı bir sunum yaptı. ‘İstanbul’un yüzölçümü en büyük ikinci ilçesi olan Silivri Belediye Meclis Üyesi bir arkadaşınız olarak inanması zor ama tarımı kurtarmanın tek yolu İstanbul diyorum!’ diyen Balcıoğlu, buradan hareketle Kanal İstanbul Projesi’nin ülkemiz için barındırdığı tehditleri aktardı ve ekledi: “16 milyon İstanbulluya sağlıklı ve güvenilir gıda sağlayan nitelikli tarım alanları projeyle yok olacak. İstanbul’un gıda fiyatları yükselmeye devam edecek. Hayvancılık faaliyetleri son bulacak. Önümüzdeki dönemlerde enerji savaşları, yerlerini gıda savaşlarına bırakacak. Bazen yaptırtmamak, yapmaktan daha değerlidir. Toprağımızı koruyalım!"
“EKONOMİDE TARIMIN PAYI AZALIYOR”
Balcıoğlu, şunları söyledi: “Son zamanlarda tarımla ilgili en çok sorulan soru şu: ‘Türkiye’de tarım bitti mi?’ Tabi ki bu soruya çok farklı yanıtlar verilebilir ama hepimiz biliyoruz ki ne Türkiye’de ne dünyada tarım bitmeyecek! Tarımda elbette birçok sorunumuz var. Üretim yönünde birçok engel var. En kolay yetişen soğan, patates, saman gibi akla gelmeyecek ürünler bile ithal ediliyorsa, sektörün içinde bulunduğu dar boğazı anlatmak için yeterlidir diye düşünüyorum. Fiyatı artan her ürün için ithal edilen bir politika uygulanıyor. İthalat politikası nedeniyle üretici tarımdan, üretimden, uzaklaşıyor. Üreten köylü, tüketici konuma geçiyor. Çiftçi para kazanamadığı için sektörden çekiliyor. Devletin resmi verilerine bakıldığında büyümeden istihdama, üretimden dış ticarete ekonomide tarımın payı azalıyor.
“GIDANIN TEMELİ TARIM VE TOHUMDUR”
Yoğun nüfus artışı dikkate alındığında tarımsal üretimin düşüş kaydetmesi ciddiye alınması gereken bir sorundur. Sorunlar çözümsüz değil, tarıma değer vermemiz, değer kazandırmamız gerekiyor. Her fırsatta dile getirmeye çalıştığım gıdanın temeli tarım ve tohumdur. Tarım ve tohum konusunda yerel yönetimlerin önemli rolü vardır. Belediyelerin yerinde üretim olanakları için seçmenine, halkına önderlik etmek, yerel üretim ve katılım süreçlerini güçlendirerek çağımızın en temel görevlerinden birini yapmış olacağına inanıyorum. Doğru planlama, doğru politikalarla ve bakış açısıyla tarım, krizde olan ekonomi için bir çıkış yoludur. Yaygın bir deyimle tohuma sahip olan gıdayı, gıdaya sahip olan ülkeyi yönetiyor. Tohumumuza, tarımımıza sahip çıkarsak gıda güvencesini sağlayabiliriz.
“TARIMI KURTARMANIN TEK YOLU İSTANBUL!”
Bende İstanbul’un yüzölçümü en büyük ikinci ilçesi olan Silivri Belediye Meclis Üyesi bir arkadaşınız olarak inanması zor ama tarımı kurtarmanın tek yolu İstanbul diyorum! İstanbul tarım ve gıda sektörü için çok önemli bir kent, Anadolu’da, Trakya’da üretim yapan hemen herkesin öncelikli hedef pazarı İstanbul…
“İSTANBUL, GIDA İTHALAT VE İHRACATINDA EN ÖNEMLİ KENT”
Trakya’daki süt üreticisinin Antalya’daki seracının, Kars’taki hayvan yetiştiricisinin, Karadeniz’deki çay ve fındık üreticisinin ürettiği ürün ağırlıklı olarak İstanbul’da tüketiliyor. Göçmenlerle birlikte 16 milyon nüfuslu bir tüketim kenti olan İstanbul aynı zamanda tarım ve gıda ürünlerini hammadde olarak alan, işleyen, ambalajlayarak ülkenin her yanına ulaştıran büyük bir sanayiye sahip. Gıda ithalat ve ihracatında da en önemli kent konumunda. Bütün bu özellikleriyle İstanbul’un önemi yadsınamaz. İstanbul’un tarımsal yapısına baktığımızda Tarım ve Orman Bakanlığının İstanbul ili tarımsal yatırım rehberinde yer alan 843 bin dekar (yüzölçümünün %15’i) tarım alanı var. Bu alanlarda tarla bitkileri, meyve ve uzun ömürlü bitkiler ile sebze üretimi yapılıyor. Tarla bitkileri üretimi 313 bin 667 ton, meyve üretimi 5 bin 886 ton, sebze üretimi 66 bin 939 ton. Hayvancılık sektörü açısından bakıldığında 99 bin 31 büyükbaş, 132 bin 330 küçükbaş hayvan varlığına sahip.
“İSTANBUL’UN TARIMSAL ARAZİLERİ RANT UĞRUNA YOK EDİLDİ!”
İstanbul’da 2017 verileri ile çiftçi kayıt sistemine kayıtlı 4 bin 158 çiftçi varken bugün sayı 3381’e düştü. Bunun 1800 tanesi Silivri’de. Sahip olduğu bitkisel üretim ve hayvan varlığı ile İstanbul’un 16 milyonu beslemesi olanaksız. Buna rağmen İstanbul’un tarımsal arazileri rant uğruna yok edildi! İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün son 5 yıldaki verilerine baktığımızda bunu çok net görmekteyiz.
“KANAL İSTANBUL DEMEK, İSTANBUL’UN GELECEĞİNİ KATLETMEK DEMEK”
Durum böyleyken bilim insanlarının detaylı bir çalışma yapıp İstanbul’un tarım, mera, orman ve içme suyu havzasını olumsuz etkileyecek, ekolojik tahribata yol açarak İstanbul’un toprağının, havasının ve suyunun kirleneceği bir Kanal İstanbul Projesi ile karşı karşıyayız. ÇED raporunun tarımı ilgilendiren kısmını okudum ve taşıdığım kaygıların ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gördüm.
Proje için 13,4 milyon metrekare mera alanı bozulacak!
101 milyon 973 bin 360 metrekare tarım arazisi yok olacak!
Proje etki alanının %78.83’ü farklı niteliklere sahip tarım arazilerinden oluşuyor. Daha belirgin ifade etmem gerekirse bu alan 13 bin 243 futbol sahası büyüklüğünde… Yani 16 milyon İstanbulluya sağlıklı ve güvenilir gıda sağlayan nitelikli tarım alanları projeyle yok olacak. İstanbul’un gıda fiyatları yükselmeye devam edecek. Hayvancılık faaliyetleri son bulacak. Önümüzdeki dönemlerde enerji savaşları, yerlerini gıda savaşlarına bırakacak.
“TOPRAĞIMIZI KORUYALIM”
Bazen yaptırtmamak, yapmaktan daha değerlidir. Toprağımızı koruyalım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak tarım ve gıda konusunda atacağımız her olumlu adım sektöre ve gıda enflasyonunun düşürülmesine önemli katkılar sağlayacaktır.
“SİLİVRİ, İSTANBUL İÇİN BİR FIRSATTIR”
Örneğin Silivri ilçemiz ulaşım, lojistik, pazara yakınlık ve verimli tarım arazileri bakımından hepsinin bir arada olduğu ender yerlerdendir. 900 kilometrekarelik bir alana sahip, yüzölçümünün yarısı tarım alanı ve kıyı balıkçılığı için kentle denizin birleştiği alanlar… Bizde toprak var, tarım altyapı potansiyeli var, eğitim bilişim alanı, teknopark alanı, tarım teknopark alanı İstanbul’da tek burada var… Tarımsal Araştırma ve Üretim Merkezi kurarak, Tarım Lisesi açarak çok güzel bir model oluşturduk. 3-4 tane hazır tapulu üniversite yeri var. Tarım ve gıdanın silikon vadisi haline gelmesi için üniversitelerin buraya çekilmesi lazım; Tarım Yaşam Bilimleri Üniversitesi gibi. Çok büyük tarım alanları olduğu için ABD'nin İsrail'in, Hollanda'nın, İtalya'nın, Almanya'nın öncülük ettiği, gıda teknolojilerinin üretildiği, yaşatılacağı bir zemini var. Bu İstanbul için bir fırsattır. Bu fırsatı faydaya dönüştürmeliyiz. Ve ondan sonra göreceksiniz ki Silivri betonla, demirle ve onun getirdiği rantla mahvedilen bir ilçe değil, cezaevinin soğuk duvarları, dikenli telleri ile değil, masmavi gökyüzü altında, tarımsal üretimin, araştırmanın, eğitimin sevinci ile karşılayacaktır sizleri… Dilerim düşüncelerimi dinleyen herkese sağlıklı ulaştırabilmişimdir. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum…”
Haber : Batuhan GÜÇLÜ