Esen'den Yılmaz'a: "Silivri mutlu değil Başkan, Silivri'de mutsuzlar ordusu yarattınız"

ABONE OL

CHP Silivri İlçe Başkanı Berker Esen, bu akşam düzenlenen örgüt toplantısında Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'a verdi veriştirdi. "İki Volkan Yılmaz'la karşı karşıyayız. Hangi Volkan Yılmaz'a inanacağımızı şaşırdık" diyen Başkan Esen, "Bir mecliste geçmiş dönemi kastederek siz 3 liralık işi 5 liraya vererek yandaşlarınıza peşkeş çektiniz diyor. Sonra kendisine 10 yıl boyunca belediyenin akaryakıt ihalesini aldığı hatırlatılarak sen 3 liralık işi 5 liraya mı yaptın, bizim yandaşımız mıydın diye sorulduğunda da ben öyle bir şey demedim diyor. Yine bir meclis konuşmasında Silivri'de belediyenin işlettiği plajların ücretsiz olduğunu söylüyor. Kendisine plajda belediye personeli tarafından kesilen fişler gösterildiğinde de konuyu çarpıtıyor. Bir gün çıkıyor balıkçı barınaklarını yıkacağız diyor, sonra öyle bir şey olmayacağını söylüyor. Bu tutarsızlıkları daha da çeşitlendirebiliriz. Belediye Başkanı şehir emini olarak maalesef güven vermiyor, alenen yalan konuşuyor. Tüm bu tutarsız çıkışlardan anlıyoruz ki Belediye Başkanı yorulmuş, merak etmesin bizde kendisini önümüzdeki yerel seçimlerin ardından dinlendirmeye geliyoruz." şeklinde konuştu.

CHP Silivri İlçe Başkanlığı, “Seçime giderken örgütsel çalışmalar ve Aile Destekleri Sigortası” gündem başlığı altında üyelerin katılımı ile bu akşam Ünsal Düğün Salonunda örgüt toplantısı gerçekleştirdi. İlçe Başkanı Esen, ülke gündemi ve yerel siyasete ilişkin değerlendirme ve tespitlerde bulundu, ‘tutarsız’ olarak tariflediği Başkan Volkan Yılmaz ile ilgili de sert eleştirilerde bulundu.

Esen, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

Madenciler

Geçtiğimiz hafta Bartın Amasra’da meydana gelen elim kaza sonucu hayatını kaybeden maden emekçilerimize Allah’tan rahmet, kederli aileleri ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Şu an hastanede tedavi gören yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Bu vahim olaya “kaza” deniyor ama biz bunun bir “iş cinayeti” olduğunu biliyoruz. Sayıştay raporlarında patlamanın yaşandığı maden hakkında yazılanları göz önüne getirdiğimizde yaşanan bu faciaya “kaza” ya da “kader” demek ayıptır.

Öyle bir iktidar ile karşı karşıyayız ki cansız bedenlere ulaşmayı marifetmiş gibi önümüze koyuyor. Ülkemizi yönetenlerin hayatlarımıza verdiği önemi kulaklarımız ile duyduk, gözlerimiz ile gördük. Önlem almadıkları için özür dilemek bir yana; cansız bedenler üzerinden siyaset yapmaktan medet umar hale geldiler.

Bu zihniyet artık “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” yerine “sıtmayı gösterip ölüme razı eder” oldu. Bu iş “fıtrat” meselesi değil “önlem” meselesidir. Soma’da, Ermenek’te yaşananlar ders olmadı Bartın Amasra’da yaşananlar umarız ders olur.

HEM NEBATİNİN HEM DE TÜİK‘İN GERÇEKLE BAĞI KOPTU

Epistemolojik kopuşla benimsenen heteredoks ekonomi modelinin sonucu dünyada en yüksek 6. enflasyona sahip olmak oldu.

Halkın enflasyonu ile TÜİK enflasyonu arasındaki fark her geçen ay artıyor. TÜİK verileri çarpıttıkça emekçilerin maaşı da erimeye devam ediyor. TÜİK yıllık enflasyon artışını yüzde 83,45 olarak açıkladı. ENAG enflasyonu ise TÜİK’in açıkladığı yıllık enflasyondan tam 102 puan daha fazla. Nereden bakarsak bakalım TÜİK’in güvenilmez verileri halkın gerçek enflasyonunun altında kalmaya devam edecek.

Rakamlar bu kadar ortadayken pembe tablolar çizenlerin sokağın gerçeğinden ne kadar uzak oldukları apaçık ortadadır. Halkın anladığı dilden anlatamadıkları gerçekleri daha da anlaşılmaz hale getirmek için ellerinden geleni yapmaya gayret gösteriyorlar. 
Şimdi bu iktidarın ekonomi temsilcilerine sormak lazım değil mi elektrik faturalarına yapılan zam “Kader midir?” 2021 Ağustos ayı ile 2022 Temmuz ayı arasında bebek bezinin adedi yüzde 172, ayçiçek yağı yüzde 160 ve şeker fiyatları yüzde 320, beyaz peynir fiyatları yüzde 143 oranında artması “Kader midir?” Peki ya Sanayide kullanılan doğalgaza yüzde 601, konutta kullanılan doğalgaza yüzde 146 zam hangi epistemolojik kopuşun örneği? Gidiyor gitmekte olan! Biz bu ülkenin 20 yıldan bu yana “kadersizliği” olan makûs talihini değiştirmek için geliyoruz. Halkımız “kader diyemezsin sen kendin ettin” şarkısını söylemek için gün sayıyor.

Önemle bir kez daha vurgulamak isterim ki, halkın gerçeklerinden tamamen kopmuş siyasi iktidar, çarpıtma ve algıyla gerçeklerin üzerini örtebileceğini sanan beyhude bir çaba içerisindedir.

İktidarın yarattığı yozlaşma öyle bir boyuta ulaşmıştır ki, borsa manipülasyonlarıyla bir avuç yandaşın zengin edilerek küçük yatırımcının yok edilmesi dahi bu dönemde yaşanmıştır.
Gençlerimiz daha iyi yaşam koşulları ve özgürlük için başka ülkelere giderken, kamuda dört beş maaş alanlar lüks ve şatafat içinde yaşamlarını sürdürmekte; ülkeyi yönetenler zenginleşirken geniş halk kitleleri fakirleşmektedir.

Bu adaletsiz düzene birlikte son vereceğiz. Güçlü bir demokrasi olmadan güçlü bir ekonomi olamayacağı, güçlü bir ekonomi olmadan da güçlü bir dış politika olamayacağı gün ışığı gibi ortadadır.

Milletimiz müsterih olsun! Toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunları her geçen gün ağırlaştıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, keyfilikle ve kural tanımazlıkla, Türkiye Cumhuriyeti’ni bir şahıs devletine dönüştürmesine ve 85 milyonu uçuruma sürüklemesine asla izin vermeyeceğiz.


İSRAF VE ŞATAFATLA ÜLKEYİ KRİZE SÜRÜKLEYEN İKTİDAR, ÖZVERİYİ HALKTAN BEKLİYOR!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın özellikle enerji tasarrufu için vatandaşlara öneri ve tavsiyelerde bulunduğu ‘Aklınla Verimli Yaşa’ kitapçığı, iktidarın sınırsız israf ve şatafat uygulamaları karşısında özveriyi halktan bekleyen bir zihniyetin eseridir.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede hükümetler sıkı tasarruf tedbirleriyle vatandaşlarına örnek olurken, ülkemizde iktidar ‘İtibardan tasarruf olmaz’ zihniyetiyle her şeyi halktan bekliyor. İktidar medyası, doğalgaz müjdeleriyle yazın bile kombileri sonuna kadar açın, çağrıları yapıyordu.

Şimdi halkın gündelik yaşantısında özveride bulunmasını talep eden iktidarın önce kendisinin örnek olması, israf ve şatafattan kaçınması gerekmez mi? Sayıştay’ın son denetim raporlarına yansıyan rakamlara bakıldığında Cumhurbaşkanlığı sarayının günlük harcama tutarı 10 milyon lirayı aşmış.

Tabii ki enerji, elektrik, doğalgazda tasarruflu davranmak, israftan kaçınmak iktidarın yaptığı fahiş zamlardan sonra, faturaları düşürmek için vatandaşın mecburen başvuracağı yöntemler. İktidar halktan bunu beklerken halkın da iktidardan israftan kaçınmasını, şatafat ve gösterişten vazgeçmesini beklemek en tabi hakkıdır.

ŞİDDET GÜNDELİK HAYATI ESİR ALIYOR

Saray Rejimi, Toplumsal Dayanışmayı Aşındırdı; Buhran ve Şiddet Sarmalı Derinleşti
AKP’nin körüklediği hoyratlık ve aşındırdığı sosyal dayanışma yüzünden yurttaşlarımızın huzuru ortadan kalktı; psikolojik gerginlik ve buhrana dönüştü. Sosyal eşitsizlik dışlanmayı artırdı; vatandaşlar birbirlerine yabancılaştı. Rant düzeni ve mafyatik kültür, insanlarımızı şiddet sarmalına itti. Evde, iş yerinde, trafikte, sokakta saldırı, dövme, hakaret, yaralama, öldürme vakaları adeta sıradanlaştı. Sokaklarda kaos, kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri, çocuklara yönelik istismar haberleri, hayvanlara yönelik eziyet olayları ve nefret suçları her gün daha fazla artan şekilde kamuoyuna yansımaya başladı. Bu şiddet sarmalı karşısında, yurttaşlar çaresiz bırakıldı.

İktidarımızda; sınır güvenliği, “Sınır Namustur” felsefemiz doğrultusunda tavizsiz sağlanacak, yerli ve yabancı suç örgütlerinin, terör örgütlerinin şehirlerimizde ikamet etmesi; Türkiye’nin bir suç coğrafyası haline gelmesinin önüne geçilecektir. Kamusal alanların, gündelik hayatın suç, şiddet, cezalandırma ve mafya iklimine teslim edilmesini önleyecek her türlü tedbir alınacaktır. Türkiye, yeniden tüm vatandaşlarının huzur ve esenlik içinde ve güvenli bir şekilde yaşadığı bir ülke olacaktır.

CHP İktidarında Yurttaşları Tehdit Eden Her Türlü Şiddet Odağı İle Tavizsiz Mücadele Edeceğiz, Güvenlik Zafiyetine Son Vereceğiz Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında; anayasal kamu düzeni altında yurttaşların huzuru ve esenliği yeniden sağlanacaktır.

Kutuplaştırmayan, birleştiren, düşmanlığı ve saldırganlığı değil, yurtta ve sokaklarda barışı esas alan, vatandaşlarına refah ve huzur içinde bir arada yaşamalarını sağlayacak yeni bir sosyal düzen tesis edeceğiz.

BELEDİYE BAŞKANI’NIN TUTARSIZLIKLARI

İki Volkan Yılmaz’la karşı karşıyayız. Hangi Volkan Yılmaz’a inanacağımızı şaşırdık.
Belediye Başkanı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde kendisine İSKİ’den 500 TL’lik fatura geldiğini iddia ediyor, kendisine gelen faturayı kamuoyuyla paylaşmasını istediğimizde de paylaşamıyor.

İlçemizde bir afet oluyor, vatandaşın dükkânını su basmış, yanına gelen vatandaş Belediye Başkanı’na dert yanıyor, Belediye Başkanı da vatandaşı ara 153’ü diyerek azarlıyor. Bir gün sonrasında da vatandaş küçük şehir büyükşehir bilmez karşısında kimi görürse devlet odur diye açıklama yapıyor.

Bir mecliste geçmiş dönemi kastederek siz 3 liralık işi 5 liraya vererek yandaşlarınıza peşkeş çektiniz diyor. Sonra kendisine 10 yıl boyunca belediyenin akaryakıt ihalesini aldığı hatırlatılarak sen 3 liralık işi 5 liraya mı yaptın, bizim yandaşımız mıydın diye sorulduğunda da ben öyle bir şey demedim diyor.

Yine bir meclis konuşmasında Silivri’de belediyenin işlettiği plajların ücretsiz olduğunu söylüyor. Kendisine plajda belediye personeli tarafından kesilen fişler gösterildiğinde de konuyu çarpıtıyor.

Bir gün çıkıyor balıkçı barınaklarını yıkacağız diyor, sonra öyle bir şey olmayacağını söylüyor.

Bu tutarsızlıkları daha da çeşitlendirebiliriz. Belediye Başkanı şehir emini olarak maalesef güven vermiyor, alenen yalan konuşuyor. Tüm bu tutarsız çıkışlardan anlıyoruz ki Belediye Başkanı yorulmuş, merak etmesin bizde kendisini önümüzdeki yerel seçimlerin ardından dinlendirmeye geliyoruz.

ÖZÜR KONUSU

Birde Belediye Başkanı mahalle mahalle arpa ve saman dağıtımları törenleri yapıyor. Her törende de aynı kişiler aynı konuşmaları devamlı yaparak adeta protokolcülük oynuyorlar. Belediye başkanı da burada sürekli bir özür konusunu gündeme getiriyor ve benim personelden özür dilememi bekliyor.

Belediye Başkanı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kürsüsünden aldığı bir duyumla koskaca Büyükşehir Belediyesini plajın dubalarını kesmekle itham ederken çekinmiyor da; Bizlerin vatandaşın CİMER’e yapmış olduğu şikayeti, üstelik yerel basında da yer bulmuş bir konu hakkında vatandaşların haftalardır konuştuğu bir konuyu gündeme getirerek sorular sormamızdan rahatsızlık duyuyor. Haftalardır insanlar bu konuyu konuşuyor ancak Belediye Başkanı sessiz kalarak personelini zan altında bırakıyor. Ta ki CİMER başvurusunda bulunan vatandaş başvurusunu geri çektiğinde veya çektirildiğinde konuşuyor. Bizler savcı da değiliz, belediyenin teftiş kurulu da. Böylesine önemli bir iddiayı elbette Belediye Başkanına soracağız ve cevabını isteyeceğiz. Buna cevap vermek yerine personeli haftalardır zan altında bırakan Belediye Başkanı benden özür beklemesi yerine özür dileyenin kendisinin olduğunun farkına varmalı.

İBB’Yİ KENDİ HALİNE BIRAKTIM

Belediye Başkanı büyük laflar etmeyi pek sever oldu. Geçtiğimiz mecliste “İBB’yi kendi haline bıraktım” gibi bir gaf yaptı kendisi. Allah’tan İBB belediye başkanını kendi haline bırakmıyor. Yoksa İBB’nin yetki ve görev alanı olmayan Başkanın 153’ü arattığı Şerif Sk, Erkin Balaban cad 1 Kasım cad dr. Sadık Ahmet cad şerif sokak ve en son Müjdat Gürsu caddesinde yağmur su hatları Büyükşehir ekiplerince komple yenileniyor. Allah’tan İBB’de eşit ve adil hizmet anlayışı var ki taşkın vb. durumların yaşanmaması için ilçe adına çalışmalarını sürdüren bir İBB var.

MUTLU MU SİLİVRİ?

Hükümet ortağınızın her gün dayattığı zamlar ortadayken, Nasıl Mutlu bir Silivri olabilir?
Buda yetmiyormuş gibi, sanki hükümetle yarışıyormuşçasına Belediyenin tüm hizmetlerinde zam yaptınız.

Emlak vergilerini fahiş bir seviyede artırdınız. %500-%1000’lere varan artışla mı Silivrililer mutlu olacak başkan? Gidin Ortaköy’e, Selimpaşa’ya sorun bakalım, Mutlular mı?

İmar planlarında herhangi bir değişiklik yokken,
Değeri arttıracak önemli bir yatırım yokken,
Emlak vergilerinin bu denli arttırılması mutluluk kaynağı mıdır sayın başkan?

Vatandaşın kullandığı her boş alana ecrimisil, işgaliye koydunuz…
Yazlıkçı komşularımız, sanayicilerimiz mutlu mu sayın başkan?

Marina diye yola çıktınız, ortaklarınızla Gümüşyaka balıkçı barınağı deyip durdunuz. Elde var sıfır. Ankara’dan gelen heyetlerle fotoğraflar çekilip durdunuz. Ne oldu Gümüşyaka Balıkçı Barınağına? Mutlu musunuz Gümüşyaka’lı hemşerilerimiz?

Kavaklı’nın biricik boş alanına kocaman inşaat yerleştirdiniz? Bir yıl içinde hizmete açılacak, yöre insanından 450 kişiyi işe alacağız dediniz. İnşaat durdu, yapıcılar kaçtı. İçinde Kavaklı halkının kullandığı tek futbol sahasının da olduğu alan Kavaklı Halkına kapatıldı. Kavaklı Halkına soruyorum: Mutlu musunuz? Sayın başkan size de soruyorum, Kavaklı Halkı sizce mutlu mu?

Belediye işçileriyle toplu sözleşme yaptınız. Sizin maaşınızla, işçilere uygun gördüğünüz zam oranları aynı mı başkan? İstanbul ilçeleri belediyelerinin işçileri arasında en az zam gören işçileri nasıl mutlu olabilir başkan?

Esnafımızın yaşamını, gelirini arttıracak, refahını yükseltecek hangi yatırımları yaptınız ki esnafımız mutlu olsun?

İnşaat işinde çalışanlar, mimarlar, mühendisler, müteahhitler, nalburlar mutsuz Sayın Başkan!

Gençlere sorun bakalım, Gençler mutlu musunuz? Kaç yıldır bir Gençlik Merkezi yapacağız deyip durdunuz. İhaleyi kimse almıyor Her tarafımız inşaat kaynıyor başkan acaba ihaleyi neden kimse almaz?

İyi ki bizim zamanımızda kültür binaları, tiyatro salonları, sergi ve fuaye salonları yapılmış da gençlerimizin kısmen ihtiyacını karşılamışız.

Bir günde iki Marina Projesi açıkladınız. Üç yıl geçti başkan, hangisine karar kıldınız, projelerde bir gelişme var mı? Silivrilileri beklentiye sokuyorsunuz, sonra unutturup hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorsunuz! Silivri’nin marka değeri Silivrispor sezona başarılı bir başlangıç yaptı, buradan onlara başarı dileklerimizi yolluyorum. Soralım arkadaşlar,

Silivrispor mutlu mu? Yöneticileri, sporcuları mutlu mu? Gelirlerini kıstınız başkan, onları icazetli bir kulübe çevirdiniz. Nasıl mutlu olabilirler? Ya siz SİLİVRİSPOR’lular siz mutlu musunuz?

Bütçesi fazla veren ilçe belediyesinin gelirlerinizi kısmasından memnun musunuz?

İşin özü Silivri mutlu değil Başkan, Silivri’de mutsuzlar ordusu yarattınız. Mutsuz Dernekler, Sivil Toplum Kuruluşları ve daha niceleri saymakla bitmez. Mutlu olan kim? Belediye başkanı ve çevresindeki küçük bir zümre.


İşinize gelen projeleri ben yaptım, umutlu projeler.

Bakanlığın yaptığı Millet Bahçesi, Hükümet Konağı ve İki yakanın bir araya gelmesi.
İşinize gelmeyen, yapılmayan projeleri bana ne soruyorsunuz gidin bakanlığa sorun diyorsunuz. Yapılanlar umutlu projeler de yapılmayanlar umutsuz projeler mi?

Silivri’nin en umutsuz projesinin kendisi olduğunu Silivrililer kendisine gerekli zamanda söyleyecektir.

PLANLAR
ÖZGÜR ÖZEL VİDEO / AHMET TURGUT


Ahmet Turgut’un bir görevi daha var burada bulunan partililerimiz biliyor mu?
Planlarını Ahmet Turgut’a yaptıran belediyelerin sonu dilerim Manisa’da olduğu Silivri’de de olmaz.

Ancak görüyoruz ki; Silivri Belediyesince parsel bazında yapılan plan tadilatları, korunaklı tarım arazilerine verilen ruhsatlar ve Ahmet Turgut ile yapılan çalışmalar sonucunda bu ve benzer durumları çok göreceğimizi tahmin etmek zor değil.

Bizim dönemimizde planlar Silivri Belediyesi imkânlarıyla ihale edilmeden kendi içerisinde yapılıyordu. Şimdi kim yapıyor. Silivri Belediye Başkalığına meclis grubumuzun vermiş olduğu soru önergesinden almış olduğumuz cevaba göre Ahmet Turgut’un 1. Derece yakınının ortağı olduğu bir şirket tarafından yapıldığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Cumhurbaşkanı kadınlar hakkında sözleri kariyer yapsınlar/AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI
Ülkemizin geldiği durumun en acı tablolarından sadece birisi geçtiğimiz gün TBMM çatısı altında yaşanmıştır. Kadını bir meta olarak gören, kadının kariyerinin sadece “çocuk doğurmak” olduğuna inananlar dünyanın kadınlarımızın ellerinde yükseldiğini hala idrak edememişler.

Orta çağ zihniyeti ile kadının elde ettiği hakları görmezden gelmek, yok saymak, kadınlarımızın toplumsal statülerini yükseltmek için yaptığı çalışmaları hakir görmek gericiliktir. Hem de bunu eli kanlı bir terör örgütünü örnek göstererek yapıyor olmalarını ben feraseti yüksek Türk Kadınlarının takdirine bırakıyorum.

Kadının kaç çocuk yapacağını söylemek yerine, artan kadın yoksulluğunu nasıl çözeriz sorusuna yanıt aramanız gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile yoksulluk ilişkisini gözden kaçırmamak gerekir. Eğitim, sağlık ve beslenme, işgücü piyasasına katılım ve benzeri alanlardaki toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, genel yoksulluk düzeyini artırmaktadır. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini gidermek yoksulluğu azaltıcı bir rol oynayacaktır. Analiz toplumsal cinsiyet perspektifini gerektirir. Ama o perspektif mevcut iktidarda maalesef bulunmuyor.

Kaç çocuk olacağına karar vermekten ziyade İktidar ülkemizdeki çocukların beslenmesi üzerine çalışması memleketimiz için daha hayırlı olacaktır.