Özcan Işıklar: "Belediye Ticarethane Kuruluşu Değildir"
Silivri Belediyesi önceki dönem Başkanı Özcan Işıklar ile gerçekleştirdiğimiz röportajda kendisine Volkan Yılmaz'ın İBB Meclisi Kasım Ayı Oturumunda yaptığı konuşmada, '5 trilyon işçi borcunuzu ödedim. 60 milyon lira müteahhit borcunun 45 milyonunu ödedim. Şu an Silivri Belediyesi 9 aylık bütçesinde %10 artıda' şeklindeki iddialarını sorduk. 'Borç ödenir, ben de ödedim, o da ödeyecek' diyen Özcan Işıklar, 'Belediye şirket değildir. Gerekirse sübvanse eder hizmet için borçlanır ve öder, mantığı budur. Bununla ne iş yaptım diye övünmek, ne de borç yaptım diye yerinmenin bir anlamı yoktur. Kamunun sermayesi de, varlığı da insandır; insanın huzurundan daha değerli ne olabilir? Bunun hesabı yapılmaz' şeklinde konuştu.
Silivri’mizde 2 dönem üst üste halkın teveccühü ile Belediye Başkanlığı yapan Özcan Işıklar ile gerçekleştirdiğimiz röportajda kendisine; Volkan Yılmaz’ın borçlar konusundaki göndermesini ve artı bütçe çıkışını sorduk. Özcan Işıklar’a nasıl bir Silivri Belediyesi devralıp, nasıl bir Silivri Belediyesi teslim ettiği sorusunu da yönelttik. “Hizmet üretirken borçlanırsınız bu çok doğal önemli olan sürdürülebilir bir bütçe yapmanız. Ürettiğiniz hizmet şehre değer katıyorsa, hemşerilerimizin hayatını, yaşadığı çevreyi güzelleştiriyorsa borç sosyal getiri olarak geri dönmüş demektir” diyen Işıklar, kendi dönemindeki hizmet anlayışı üzerinden örnekleyerek belediyenin şirket mantığı ile yönetilmesinin doğru olmadığını ifade etti.
“BELEDİYEYİ 73 MİLYON BORÇLA TESLİM ALMIŞTIK”
Hazal BAŞARAN: Volkan Yılmaz, İBB Meclisi Kasım Ayı 3. Oturumunda “5 trilyon işçi borcunuzu ödedim. 60 milyon lira müteahhit borcunun 45 milyonunu ödedim. Şu an Silivri Belediyesi 9 aylık bütçesinde %10 artıda” ifadelerini kullanmıştı. Bu iddiaların doğruluk payı nedir? Siz nasıl bir Silivri Belediyesi devraldınız, nasıl bir Silivri Belediyesi devrettiniz?
Özcan IŞIKLAR: Dolara göre kriter yapacağım çünkü dolarizasyon yaşayan bir ekonomimiz var ülkemizde. Selden gelen zararla birlikte 60 milyonu borç, 13 milyonu sel zararı toplam 73 milyon borçla belediyeyi teslim almıştık. Dolar 1 lira 10 kuruştu. Yani 70 milyon dolar civarında bir borçla teslim almışız.
“60 MİLYON BORCUN TAMAMINI ÖDEDİK, YILDA ORTALAMA 80 MİLYON YATIRIM YAPTIK”
120 milyon borçla teslim ettik. 60 milyon borcun hepsini ödemişiz. 2009 yılının 13 milyonluk sel zararını da kendi imkanlarımızla karşıladık. Yılda ortalama 80 milyondan da 10 yılda 800 milyon yatırım yapmışız. Kıyaslarsanız aldığımızın 1/5’i borçla devretmişiz.
“BELEDİYE ŞİRKET DEĞİLDİR GEREKİRSE SÜBVANSE EDER HİZMET İÇİN BORÇLANIR”
Borç yasaya göre kamuda belli sınırlar dahilinde yapılır. Hizmet üretirken borçlanırsınız bu çok doğal önemli olan sürdürülebilir bir bütçe yapmanız. Ürettiğiniz hizmet şehre değer katıyorsa, hemşerilerimizin hayatını, yaşadığı çevreyi güzelleştiriyorsa borç sosyal getiri olarak geri dönmüş demektir. Belediye şirket değildir. Gerekirse sübvanse eder hizmet için borçlanır ve öder, mantığı budur. Bununla ne iş yaptım diye övünmek, ne de borç yaptım diye yerinmenin bir anlamı yoktur. Kamunun sermayesi de, varlığı da insandır; insanın huzurundan daha değerli ne olabilir? Bunun hesabı yapılmaz.
“GÖREVE İCRA İLE BAŞLAMIŞTIM”
Müteahhit borçları ödenecek tabi ki, ben de ödedim. Daha geldiğim ilk gün kapıda icra vardı hatta odaya klimayı sökmeye geldiler. Bunu Hüseyin arkadaşımızı kötülemek için söylemiyorum; belediyeler borçlanabilir, kamu borcu olabilir. Ama nasıl bir borç?
“140 MİLYON ALACAĞIMIZI TAHSİL EDEMEDİK”
9 tane seçim yaşadım. Çoğu seçim öncesi yapılandırma affı çıktı. Belediyeye “Tebligat göndermeyin, ceza göndermeyin, hiçbir alacağınızı toplamayın” diye yazı geliyor. 140 milyon alacak birikti. Alacağımı alamıyorum. Muhalif bir belediye olmanın cezasını da çok yaşadım. Alacağınızı alamıyorsunuz, yardım zaten mümkün değil, seçim önceleri de yapılandırma affı çıkıyor… Ben bunlara rağmen aldığım borcu ödüyorum üstüne de yılda ortalama 80 milyondan 800 milyona yakın yatırım yapıyorum.
“BELEDİYEYE ÇOK DEĞERLİ MÜLKLER KAZANDIRDIK”
Ve şehrin göbeğinde bugün değeri 500 milyonu geçen arazi satın alıyorum. Emniyete verilen yeri satın alıyorum. PTT’nin bulunduğu yeri satın alıyoruz. Onların değeri bugün metresi 100 bin lira yapsa, yaklaşık 3 dönüm bir yer, 300 milyon yapar, üstündeki binalar hariç. Ortaköy’ün meydanını satın alıyoruz. Fatih Mahallesinin meydanını satın alıyoruz. Selimpaşa meydanında 2 bölgeyi satın alıyoruz. Belediyeye mülk kazandırıyoruz. Yani borç ödenir, ben de ödedim, o da ödeyecek.
“FEVZİ ÇAKMAK CADDESİ’NE 2 MİLYON HARCADIK, BÖLGEYE 2 TRİLYONLUK DEĞER KATTIK”
Belediyenin kasasında para bulundurmak kamu yönetimi finansmanı açısından çok doğru bir şey değil. Şöyle izah edeyim; Fevzi Çakmak Caddesinden örnek vereceğim. Fevzi Çakmak Caddesi’ne (iki caddenin arkası, önü ve çevresi) 2 milyon lira para harcadık. O caddedeki insan trafiğinin eski ve yeni halini bir düşünün. Caddede kiralık dükkan kalmadı, dükkanlar vitrinlerini değiştirdi, insan sirkülasyonu arttı, ticaret arttı, binaların daire başı değeri arttı. 300 bin liralık daire 350 bin lira oldu. Biz belediye olarak 2 milyon yatırdık, toplum 2 trilyon kazandı. Şimdi o parayı belediyede tutayım mı %10 fazla versin diye yoksa yatırayım mı dışarı?
“SAHİLİ GÜZELLEŞTİRDİK, HERKES KAZANDI”
Çay bahçelerine 2 milyon lira yatırım yaptık. Biz o güzelliği oluşturunca çayları 1 liradan değil, 1 buçuk liradan satmaya başladılar. Dükkanların kirası arttı, malın değeri arttı, sattığı hizmetin kalitesi arttı, gelen giden arttı, bizim emlak vergileri artmaya başladı. Siz 2 milyon yatırıyorsunuz, şehre 200 milyon değer katıyorsunuz. Şimdi ben o %10 fazlayı belediyede tutayım mı yoksa 20 daha borçlanıp şehre 400 milyon para mı kazandırayım? Hangisini tercih edersiniz? Ben öbürünü tercih ettim. 40 milyon borcum olsun, şehir 400 milyon kazansın. Belediye ticarethane kuruluşu değil ki; bununla övünmek doğru değil...
"BELEDİYENİN ŞİRKET MANTIĞI İLE YÖNETİLMESİ DOĞRU DEĞİL"
Tam tersi %10 fazla vereceğine gerekirse biraz daha borçlanalım şehre değer katan prestijli caddeler yapalım. Mesela Alibey Mahallesinin arka caddesini bulvar yapalım. Oradaki köhne dükkanlar da iş yapsın, esnaf kazansın, binaların da değeri artsın. 200 bin liralık daire emin olun 250 bin lira olur. Şehir değer kazanır. Alibey Mahallesi camisinin bulvarını yapalım mesela. Bakın o cadde neye dönüşecek; o evler, o dükkanlar nasıl değer kazanacak, esnaf para kazanacak. Hiç tutmasın o %10’u. Tavsiyem bu. Bütçe fazla veriyorsa iş yapılmıyor demektir. Şirketlerde olabilir bu ama belediyelerde değil. Bence yanlış bir mantık.
Röportajın devamı gelecek...