Silivri Belediyesi - İBB sürtüşmesi üstüne Işıklar'dan manidar "Devlet Adamlığı" göndermesi
Geçtiğimiz gün Silivri'de etkili olan kuvvetli yağış ve rüzgar nedeniyle vatandaşlar zor anlar yaşadı. Ev ve iş yerlerini su bastı. Sahada incelemelerde bulunan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın İBB'nin yetki ve sorumluluk alanındaki yerlerde yaşanan sorunları gündeme taşıyarak ekipleri hizmet etmeye çağırması üzerinden çıkan polemik üzerine Silivri Belediyesi önceki dönem Başkanı Özcan Işıklar'dan manidar bir kıssa geldi. 2009 tarihinde ilçemizde yaşanan büyük sel felaketi ile ilgili acıklı bir anısını paylaşan Işıklar, 'Halk karşısında kimi bulursa devlet odur. Vatandaş büyükşehir, küçükşehir tanımaz. O karşısına çıkana derdini, sorununu anlatır, derdinin dermanını ister' sözleriyle mesaj verdi.
ÖZCAN IŞIKLAR’IN “BİR SEL ANISI” BAŞLIĞI ALTINDA YAYIMLADIĞI KISSA AYNEN ŞÖYLE:
Yıl: 2009. 8 Eylül
Silivri’de 100 yılda bir yağacak yağış bir günde yağmış, metrekareye 150 kg.'dan fazla yağmur düşmüş ve tarihin en büyük sel felaketine sebep olmuştu.
8 Eylül günü Silivri’de 3 can kaybı,2000’e yakın evi sel basmış, 900'e yakın araç denize sürüklenmiş, su seviyesi yer yer 1.80 metre yüksekliğe ulaşmıştı. Böyle felaketlerde ne tür önlem alırsanız alın yetersiz kalır.
Bu felaketin en büyük sebebi İBB yetki ve görev alanında olan Boğluca Deresi’nin ıslah edilmemiş olmasıydı.
O gün saat 16:00’ya kadar Büyükşehir'den aranmayı bekledim, aramayınca kendim bizzat Kadir Bey'i aradım. Mazbatayı aldığım tarihten o güne kadar Kadir Bey'le tebrikleşmek de dahil telefonda bile görüşmemiştik.
Kendisine "Başkanım, eğer Silivri'ye bir yardım gönderdiyseniz bilin ki ulaşmadı, çaresiz durumdayız, sıkıntıdayız, durumu bilmenizi istiyorum." dedim, kendisi de araç gereç yardımı göndereceğini söyledi, konuşma bu kadar sürdü.
Kadir Topbaş ancak ertesi gün, Selimpaşa'ya geldi. Beni tanımıyordu, ilk kez orada gördü.
Etrafta gazeteci ve televizyoncu kaynıyordu, biz yanyana gelince basın mensupları hücum etti, beraber kameraların karşısına geçtik. İlk önce ben konuştum ve "İBB Başkanımız'la 10 dakikada bir görüşüyoruz, sürekli temas halindeyiz, kendisi sürekli beni arıyor, gerekli yardımı ve desteği gönderdi. Devletimiz güçlüdür, her türlü sıkıntıyı aşarız." şeklinde bir demeç verdim. Kendisi de benzer şeyleri söyledi. Röportaj bittikten sonra yürümeye başladık, koluna girdim ve kulağına eğilerek "Başkanım ikimiz de doğruyu söylemedik." dedim, kendisi de güldü, elini omzuma atarak "İşte devlet adamlığı budur, sağ ol, teşekkür ederim." dedi.
Rahmetli Kadir Başkan'la dostluğumuz, ağabey-kardeş ilişkimiz böyle başladı.
Bu diyalogtan sonra Silivri'de 3 tane üniversite alanının planlara işlenmesi, tarım topraklarının korunması, altyapı yatırımlarının yapılması, Slikon Vadisi'nin planlarının yapılması, geleceğe dönük tasarımlar konusunda en büyük desteği aldık. Ben Kadir Bey'le olan mesaimde uyumda bulamadığımız verimi zıtlıkta bulabildiğimizi gördüm.
Bu anı da gösteriyor ki, halk karşısında kimi bulursa devlet odur. Vatandaş büyükşehir, küçükşehir tanımaz. O karşısına çıkana derdini,sorununu anlatır,derdinin dermanını ister.