Süheyl Kırkıcı: "Hepimiz Aslında Bir Suçun Parçalarıyız"
CHP Silivri Belediye Meclis Üyesi Grup Başkanvekili Süheyl Kırkıcı, Kasım Ayı Meclis toplantısının 1. Birleşiminin 1. Oturumunda depreme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kırkıcı; 'Deprem kendini bir biçimde acı sayfalarıyla hissettirmeye devam ediyor. Yıkılan binaları görüyorsunuz. Mühendis olmaya gerek yok. Binanın yapılış biçiminden bunun nasıl yetersiz anlayışla yapıldığı ortada hepimiz aslında bir suçun parçalarıyız.' dedi.
CHP Silivri Belediye Meclis Üyesi Grup Başkanvekili Süheyl Kırkıcı, Kasım Ayı Meclis toplantısının 1. Birleşiminin 1. Oturumunda gündem dışı söz alarak deprem konusunda dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Depreme karşı alınan tedbirler kapsamında daha önleyici fikirlerin konuşulması gerektiğine dikkat çeken Kırkıcı, Büyükşehir desteği ile ellerinden gelen desteği vereceklerini ifade etti.
Öte yandan, “Deprem kendini bir biçimde acı sayfalarıyla hissettirmeye devam ediyor. Çünkü bir doğa olayı olması gereken deprem türlü tedbirsizlikler ve ihmallerle bir felakete dönüşebiliyor” diyen Kırkıcı, “Yıkılan binaları görüyorsunuz. Mühendis olmaya gerek yok. Binanın yapılış biçiminden bunun nasıl yetersiz anlayışla yapıldığı ortada hepimiz aslında bir suçun parçalarıyız” şeklinde konuştu.
Kırkıcı, açıklamalarında şunları kaydetti:
“Hemen hemen her toplantıda depremi konuştuk. Deprem kendini bir biçimde acı sayfalarıyla hissettiriyor. Hissettirmeye de devam ediyor. Çünkü bir doğa olayı olması gereken deprem türlü tedbirsizlikler ve ihmallerle bir felakete dönüşebiliyor. Yıkılan binaları görüyorsunuz. Mühendis olmaya gerek yok. Binanın yapılış biçiminden bunun nasıl yetersiz anlayışla yapıldığı onu denetleyen yapılar belediyeler, yapı denetim şirketleri, mühendisler, mimarlar hepimiz aslında bir suçun parçalarıyız. Tabii bunun tedbirlerinin alınması ve sonrasıyla ilgili yapılan çalışmaları incelediğimiz zaman yine aynı tabloyla karşılaşıyoruz. Bir karmaşa içerisinde organize problemleri karşımıza çıkabiliyor. Biz depremde yitirdiğimiz bütün canları rahmetle anıyoruz. Yaralılara da acil şifalar diliyoruz.”
“BÜROKRASİMİZİN HIZLI ÇALIŞMASINI TALEP EDİYORUZ”
Geçen hafta biz bir kez daha Büyükşehir’e gittiğimizde bizim birinci talebimiz, plan bölgesinde bulunan mikro bölgeleme çalışmalarının yada yerleşke uygunluk haritalarının biran önce tamamlanmasıydı. Bunun diğer beldelere ve ilçelere verileceği gibi Silivri'mize de verilmesini talep ettik. Bununla ilgili baskılı çalışmamız devam ediyor. Sanırım önümüzdeki hafta büyükşehir meclis üyeleriyle yine genel sekreterden alınan bir görüşmeyi de gerçekleştirmiş olacağız. Yine konularımızın bir tanesi de bu bürokrasimizin hızlı çalışmasını talep ediyoruz. Deprem bizi beklemiyor ama biran önce bunların tamamlanmasını talep ediyoruz. Takibini yapacağız.
“VATANDAŞLARIN DUYARLI OLMASINI SAĞLAYACAK ÇALIŞMALAR YAPMALIYIZ”
Sayın Başkan, aslında bir an öce Silivri halkının deprem konusunda biraz daha duyarlı olmasını sağlayacak çalışmalara da girmemiz gerekiyor. Ama hep deriz ya; ‘deprem ortak bir afet, afete dönüşmemesi içinde topyekûn bir çalışmayı gerektirir.’ Topyekûn bir çalışmanın da motoru belediyeler ve kaymakamlıklardır. Bu konuda nerede toplanacağımızdan tutunda deprem sonrası arama kurtarma ekiplerinden ya da kurumlar arası iletişimin kurulmasından yana bir hemen belki tartışmaya başlamamız gerekiyor. Çünkü bu kargaşa hep yaşanıyor deprem sonrasında görüyoruz.
KIRKICI, BELEDİYE BAŞKANI VOLKAN YILMAZ VE EKİBİNİ TEBRİK ETTİ
Depreme hazırlıklı olan kentler daha güvenli olabiliyor. Silivri’mizde buna adaydır biliyorum. Ben bir tebriki de hemen iletmek isterim. İzmir depremi sonrasında Silivri Belediyesi’nin bir ekibinin deprem bölgesine gitmesinden dolayı duyduğum sevinci ve sizi de tebrik ediyorum Başkan. Bu konuda belediyemize yakışan bir duruş olmuştur. Dayanışma böle bir şeydir zaten.
DEPREM BİZLERİ BİRLEŞTİRDİ
Bu depremde bizi heyecanlandıran ve bizi üzen iki noktayı bir kez daha yaşadık. Bizi heyecanlandıran noktalardan bir tanesi ulusal çıkarlar konusunda bir birleriyle sürekli didişen 2 devlet başkanının birbirlerine dayanışma önermeleridir. Bu iyi bir gelişme en azından milletlerin, halkların böylesine afetler karşısında bile nasıl yan yana durabilecekleri açısında önemliydi. Bir diğeri hep dikkat etmişsinizdir, tüm otel ve lokantalar ‘Depremde açığız! İhtiyaç sahiplerine otelimiz ücretsizdir. Yada lokantamız sabaha kadar yemek servisi yapacaktır!’ gibi yaklaşımlar göstermiştir. Türkiye’nin ayrımsız tüm belediyelerinde bu konuda bir yardım sürecine girmiş olması çok güzel bir şey. Toplum böle olur zaten. Bir dayanışma özelliğini kaybetmeyen bunu ortak acılarda bir araya gelişlerde bunu hissettiren toplumlar ancak geleceğe taşınır. Ben bunu önemsedim ve heyecan duydum.
“PROVOKATİF PAYLAŞIMLAR BİZİ ÜZDÜ”
Bizi üzen ayrıştırmaya yönelik provokatif paylaşımlar oldu. Münferit olduğuna inanıyoruz ama bunlarla ciddi bir mücadele edilmesi toplum tarafından da şiddetle reddedilmesi gerekiyor.”
KIRKICI BELİRLİ GÜN VE HAFTALARI KUTLADI
Önemli gün ve haftalara değinerek sözlerini sürdüren Kırkıcı, “1 Kasım Silivri'mizin kurtuluşunu kutluyoruz. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da anacağız. Kendisini minnetle anıyoruz.
8 Kasım Dünya Şehircilik Günü'dür. Şehirciliğin ne kadar önemli olduğu, şehir plancıların yaptıkları çalışmalarla şehri nasıl taşıyacağı, değerlendirileceği, tartışılacağı Dünya Şehircilik Günü'nü kutluyoruz.
Günümüz kapitalist kentleşme politikaları ne yazık ki kentleri üretmeden, nispeten daha kopuk, büyük oranda inşaata ve tüketime dayalı bir ekonomik düzenin içerisine konumlandırırken, eşitsizlikleri derinleştirip, kırsal alanların tahribatını da artırmakta. İnşaat odaklı kentleşme kurgusu kırsal alanların tüketilip üretim potansiyelini zayıflatırken gider krizi her geçen gün boyutu artan ve yaşamı tehdit eden bir forma dönüşmekte. Küresel ısınma, çevre kirliliği, salgın ve deprem gibi olgular, artık tek tek ülkelerden öte dünyamızı yıkımın eşiğine sürüklemiş durumda. Bu bağlamda Dünya Şehircilik Günü'nü kutluyorum.
“Yeni kurulmuş bir devletin halkı okuma yazma oranı yüzde 10'ken gururlanacak bir durum yoktur” diyen Mustafa Kemal Atatürk, Arap harflerinden oluşan alfabenin zorlukları karşısında tüm halkın okuma yazmada buluşması ve bir kültür devriminin gerçekleştirilmesi için şart olarak görmüş ve 1 Kasım 1928 yılında harf devrimini gerçekleştirmiş. Topluma yayılması için çok büyük çaba içerisine girildi.
20 Kasım Çocuk Hakları günü; çocuk hakları hem kanunen, hem ahlaki olarak dünya üzerindeki bütün çocukların doğuştan sahip oldukları eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı barınma, korunma haklarını tanımlamakla birlikte evrensel olarak kabul edildi. Dolayısıyla çocuk hakları, insan hakları kavramının içinde ele alınması gerekiyor. Çocuklarımızın bu gününü kutluyor ve haklarının farkına varılması konusunda biz büyükleri göreve davet ediyoruz.
Bakanlar Kurulu 11 Kasım 1928 tarihinde Atatürk'e Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanının verilmesini karara bağlar. 24 Kasım'da yayınlanmasıyla resmileşir. Atatürk'e başöğretmenliği, eğitim ve öğretimin birleştirilmesi yasasının çıkartılarak uygulanmaya konması, medreselerin kapatılarak laik eğitime geçilmesi yani Türk alfabesinin kabul edilmesi ve Millet Mekteplerinin açılması gibi nedenlerden dolayı tarihi anlamda akademik bir başöğretmenliktir. 24 Kasım bu günün anısına Öğretmenler Günü olarak ilan edildi. Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim gibi 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü de kutluyoruz.
İki gün önce Cumhuriyet'imizin 97. yıl kutlamaları her ne kadar salgının gölgesinde kaldıysa da millet olarak coşkuyla kutladık. Cumhuriyet'in içine daha da nasıl doldururuz diye konuşmaya devam ettik. Cumhuriyet, yurttaşların seçme ve seçilme haklarının olduğu gibi bir kadın özgürlüğü rejimi. Kadın-erkek eşitliği, kadının, seçme ve seçilme hakkını kazandığı bir rejim. Cumhuriyet, fazilet, muasır çağdaşlık seviyesine ulaşma, herkese iş aş, fırsat eşitliği, biz olma, kardeşlik, çağdaşlık, laiklik demek. Cumhuriyet demek Gazi Mustafa Kemal ve Türkiye demek.
Kaybettiğimiz önemli devlet adamları; Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Osman Durmuş, Burhanettin Kuzu, edebiyat insanlarından Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, çalışma arkadaşımız Ayhan Otlatıcı'yı rahmetle anıyoruz” dedikten sonra sözlerini, hepsinin hatırasına Cahit Sıtkı Tarancı'nın “Memleket isterim” adlı şiirini okuyarak sonlandırdı.
Haber : Batuhan Güçlü