Turhan: "Dünyada Armatür Pazarı Büyüyor"
Bölgemizin köklü kuruluşlarından TURAŞ Gaz Armatürleri San. ve Tic. A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turhan; BloombergHT kanalında corona virüs salgınının armatür sanayi üzerindeki etkisini değerlendirdi. "Uluslararası ticarette hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyen Turhan, 'Corona'nın bizim için orta ve uzun vadede büyük bir şans olacağına kalben inanıyorum' şeklinde konuştu.
TURAŞ Gaz Armatürleri San. ve Tic. A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı, Armatür Derneği Başkanı aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Turhan geçtiğimiz günlerde Hande Berktan'ın sunumuyla ekrana gelen İş Dünyası programına konuk oldu. Turhan burada corona virüs salgınının armatür sanayi üzerine etkisinden başlayarak Çin ve İtalya pazarının durumuna ve ara mamul tedarik sorunlarına kadar değerlendirmelerde bulundu.
“BLACK SWAN ETKİSİ YAŞIYORUZ”
Hande BERKTAN: Corona virüs salgınının armatür sanayi üzerinde size etkisini nasıl yorumlarsınız?
Gökhan TURHAN: Ben sözlerime şöyle başlamak istiyorum; biliyorsunuz ekonomide Black Swan etkisi var. Yine bu Black Swan etkisi gerçekleşti. Nasıl bir şey bu peki? Biz planlarımızı yaparken hep normal hayatımızdaki sıradan olayları dikkate alarak uyguluyoruz. Esasında devletler, şirketler ve insanlarda bu etkiyi çok dikkate alıp buna göre plan yapmıyor. Ama hayatımızda kontrol edemediğimiz çok ciddi sorunlar da olabiliyor. İşte insan hayatında ölüm var. Bence bu konuda öyle. Belki böyle bir salgını bir daha hiçbir zaman yaşamayacağız. Bu durumla ilgili çözüm anlamında çok fazla bir şey bilmiyoruz. Ama bunu zamanla yaşayarak öğreniyoruz.
“ÇİN BİZDEN UZAK DİYE DÜŞÜNÜRKEN VİRÜS BİZİ BULDU”
Şu anda Çin hükümetinin çok ciddi tedbirlerle Wuhan eyaletinde bu salgılı belli bir yere getirdiğini duyuyoruz. Biz hep Çin çok uzak bizden diye düşünürken salgın yanımıza düştü hatta dün de açıklandı ilk vaka görüldü bu bizleri biraz korkutuyor. İtalya bizim için vazgeçilmez bir ülke, olmazsa olmaz. Avrupa keza öyle. İtalya'dan diğer ülkelere yayılma ihtimali orada bizi gerçekten tedirgin ediyor. İnşallah buralarda kalır, çok fazla büyümez. Kısa vadede bu işten kimsenin ben yarar gördüğünü düşünmüyorum ama orta ve uzun vadeyi zaten konuşacağız.
“SADECE FİYAT ODAKLI OLMAYAN YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ KURULACAK”
Hande BERKTAN: Peki armatür sanayi üzerine baktığımızda Çin pazarı ne anlam ifade ediyor? Diğer yanda İtalya ne anlam ifade ediyor? Avrupa bölgesinde de hızlı yayılan bir virüsten bahsediyoruz. Bununla ilgili önümüzdeki dönem hedeflerinizde revizyona gider misiniz?
Gökhan TURHAN: Çin’de, İtalya'da Avrupa'da bizim sektörümüzün en büyük hem ithalatçıları hem de üreticileri. Çin’in yaklaşık 17 milyar dolarlık bizim sektörde ihracatı var. Bir şekilde ithalatı da olan bir ülke. İtalya’nın da yaklaşık 8 milyar dolarlık ihracatı var. Özellikle Çin tarafından bizim ülkeye bundan sonra ithal edilirken artık burada hijyen ve sağlık kriterleri öne çıkacak. İnsanlar yalnızca fiyat odaklı olmamalı, zaten de günümüz oraya doğru gidiyor. Yalnızca fiyat odaklı olmayan alımları işbirlikleri ile artık yeni bir dünya düzeni kurulacak. O yüzden ben orta ve uzun vadede bu işin bizim sektörümüzde fayda sağlayacağını düşünüyorum. Uluslararası ticaret artık eskisi gibi olmayacak.
“OSMANLI DÖNEMİNDE AÇMA KAPAMA SİSTEMLERİNE ÇOK ÖNEM VERİLDİ”
Hande BERKTAN: Öncelikle hayırlı uğurlu olsun. Çiçeği burnunda bir dernekten bahsediyoruz. Armatür dediğimiz zaman neler bu işin içerisine giriyor? Armatür Derneği olarak neleri hedefliyorsunuz?
Gökhan TURHAN: Armatür Derneği’mizi anlatmadan önce kısaca bir tarihimizden bahsetmek istiyorum. Bundan 2000 yıl evvel ilk açma kapama sistemleri bunlara musluk diyoruz yine bizim yurdumuzda Anadolu'da kullanıldı. Roma’da hamamlarda, semaverlerde kullanıldı. Sonrasında İslamiyet’le beraber bu ürünlere talep çok fazla arttı. Özellikle hijyen konusu (abdest alma vb.) çok önemli olduğu için Osmanlı devletinin tüm dönemi boyunca bu ürünlere gerçekten çok önem verildi ve Roma dönemindeki gibi ejder kafalı, bereketi sembolize eden yapılarla bu ürünler üretildi.
“AVRUPA ÜRETİMİNİ BİLMEZKEN ANADOLU İHRACATINI YAPIYORDU”
Avrupa'da, dünyada üretim teknikleri bilmiyorken biz Anadolu'da inanılmaz bir üretim tekniği ile bu ürünleri üretiyorduk. Hatta o dönemde Avrupa'ya ihracatının olduğunu biliyoruz. Günümüze yaklaştıkça bu ürünler özellikle İstanbul'da Tophane, Şişhane, Karaköy çevresinde üretimleri devam etti. Bugün gittiniz zaman orada böyle küçük küçük atölyeler vardır. Benim de babam bundan 45-50 yıl evvel oradan çıktı. Biz oradan fabrikamızı uluslararası bir hale getirdik büyüttük.
“ARMATÜR MİKRO VE MAKRO ÇEŞİTLİ ÜRÜNLERDE ARTIK HER YERDE”
O dönemler belki bir tek suyu kontrol ediyordu ama günümüze geldiğimiz zaman artık armatür sektörü dünyanın her yerinde var; enerji sistemlerinde, uçaklarda, enerji santrallerinde, nükleer santrallerde, sulama sisteminde, kanalizasyon sisteminde, evlerde bataryalarda, gazlı yemek pişiricilerinde, endüstriyel yemek pişiricilerinde baktığınız zaman mikro ve makro ölçekte her türlü ürün haline geldi.
“DÜNYADA 110 MİLYAR DOLARLIK BİR HACME SAHİP PAZARI VAR”
İşin içine yapay zeka girdi. Böyle baktığımız zaman tabi dünya pazarı da bizim için çok büyük bir Pazar. Sektör raporumuzu çıkardık. Dünyada şu an itibarıyla muhtemelen daha da fazla olduğunu düşünüyoruz 110 milyar dolarlık bir hacme sahip pazar. Bu pazar tabi her geçen gün esasında değişiyor gelişiyor. Ürünler değişiyor esasında. Mesela şu an da Kuzey Avrupa'da hidrojen enerji yani esasında güneşten ve rüzgar santrallerinde elde edilen enerjiyi depolamada insan oğlu sorun yaşıyor. Bunu şimdi hidrojen enerjisine dönüştürüp tekrar gaz olarak belki kullanma projeleri var. Yani bunun gibi esasında sistemler değişiyor. Sistemler daha üst kalite, daha insan hayatına önem veren sistemler olmaya başladı. Yangın söndürmeden tutun işte selenoid çekvalfler, armatürler, işte gaz kesilince kendini kapatan sistemler….Sistemler değiştikçe de talep de artıyor. O yüzden de dünyada armatür pazarı büyüyor.
“650 MİLYON DOLAR İHRACATIMIZ VAR”
Türkiye'de de aynı şekilde. Biz armatür ihracatı konusunda belli bir yere geldik tabii rakip dünya ihracatçı devletlere baktığımız zaman belki onların yanında küçük ama 650 milyon dolar ihracatımız var. Toplamda 1,5 milyar dolarlık bir hacmimiz var. Ama bunun yanında da 1 milyar dolara yakın ithalatımız var. İşte esasında konu bu; biz hem bu 1 Milyar doları düşürebilir miyiz? Ama asıl hedefimiz 1,5 milyar dolarlık yarattığımız katma değeri daha yukarılara çıkarmak.
“KATMA DEĞER YARATACAĞIMIZ ÇOK KONU VAR”
Derneğimiz işte ilk defa sektör raporunu hazırladı. Biz artık sektör raporumuzda şunu görebiliyoruz; hangi ürünler ithal ediliyor, hangileri ihraç ediliyor, hangileri burada üretilmesi gerekir, hangilerini almak zorundayız? Katma değer yaratacağınız çok konu var. Ben kendimi Avrupa'daki ülkelerle karşılaştırıyorum yani orada Almanya işte 15 milyar dolar ihracat yapıyorsa bu konuda biz niye yapmayalım zaten bütün çabamız da hem ürün aldığımız, ithal ettiğimiz hem de ürün satabileceğiniz bu ülkelerle diyalogumuzun artırılmasına yönelik.
“HAMMADE DE PASLANMAZ ÇELİK DE SIKINTI OLABİLİYOR”
Hande BERKTAN: Özellikle ara mamul tedariğinde yurt dışına bağımlılık ne derece sektörde ve tedarik sorunu riski görüyor musunuz? İç üretim nasıl desteklenmeli?
Gökhan TURHAN: Hammaddede paslanmaz çelik de bir sıkıntımız var. Türkiye'de flex hortumlarda kullanılan çok kritik bir üründür, doğalgaz sayaçlarında ve gazlı cihazlarla kullanılır. Ve onun hammaddesi maalesef Türkiye'de yok. Bu konuda bir çalışma yapılabilir. Bizim yine armatürlerin bataryaların içinde kullandığımız bir seramik malzeme var o burada üretilebilir. Sektöre genel olarak baktığımız zaman hani biz burada %100 üretebiliriz esasında biraz böyle çabayla hiçbiri ithalat olmadan burada üretebiliriz. Diyeceksiniz ki neden o zaman 20-30 milyar dolar ihracat olmuyor? Benim burada dernekten sonra çok daha böyle bu bilincim arttı. Biz isim ve marka yaratma konusunda çok geride kalmışız yoksa teknolojik, tedarik olarak ya da hizmet olarak belli bir yerlere gelmiş bizim burada firmalarımız. Belki devlet tarafından her bir alanda bir ulusal marka çıkartma stratejisi uygulansa çok daha başarılı oluruz.
“CORONA ORTA VE UZUN VADEDE BÜYÜK BİR ŞANS OLACAK”
Bir de corona ile ilgili ben şunu da eklemek istiyorum. Bu bizim için orta ve uzun vadede büyük bir şans olacak diye kalben inanıyorum. Rekabetin yapısının yanında belli stratejiler vardır; teknoloji vardır, devletin sizde desteği vardır ama bence en önemlisi şans faktörü. Burada ben bu işin biraz bize dönebileceğini, bu işin bize şans getirebileceğini düşünüyorum.
“ÇİN’İN KUŞAK YOL PROJESİ BİR FIRSAT BİZİM İÇİN”
Mesela Çi’in bir Kuşak Yol projesi var. İşte bir haftada ya da maksimum 10 günde Avrupa'nın göbeğine buradan konteynırlarını gönderecek buraya ürünlerini gönderme projesi var. Yani bu bir trilyon dolarlık ve 3 milyar kişiyi ilgilendiren bir proje. Şu anda bu değerlendirilebilir yani Çin buraya ne kadar ürün satmak istiyorsa aynı şekilde bizim de o heyecanla oraya ürün vermemiz lazım. Bu fırsatları değerlendirmeliyiz…
Haber : Hazal BAŞARAN