Başkan Yılmaz'dan Yeni Müjdeler
Bengü Türk TV ekranlarında önemli açıklamalarda bulunan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, yüzme havuzundan otoparka, köy kütüphanelerinden tiyatro sahnelerine kadar yeni müjdeler verdi.
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Bengü Türk TV’de Bilge Sebilcioğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Başkanlar Konuşuyor” programının canlı yayın konuğu oldu. Silivri’de devam eden çalışmalar ve yeni projeler üzerine açıklamalarda bulunan Başkan Yılmaz, 2020 yılında önemli projelerin hayata geçirileceğini söyledi. Kapalı Yüzme Havuzu yapımı, Engelsiz Park Projesi, otopark projeleri, köy kütüphaneleri, okullara tiyatro sahneleri, tarım projeleri, tasarruf politikaları ve sosyal projeler üzerine bilgiler veren Başkan Yılmaz, “İnsanlar doğru iş yaptığınızı gördükleri zaman sizi kucaklıyor.” dedi. Bilge Sebilcioğlu’nun sorularıyla başlayan programda Başkan Yılmaz’ın açıklamaları şu şekilde:
İstanbul’un 39 ilçesinden biri olan Silivri’yi nasıl tanımlıyorsunuz?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi 39 tane ilçesi olan bir şehirde yaşıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu şehirlere katması gerekenler var ama bu şehirlerin de, bu ilçelerin de İstanbul’a katması gereken değerler var. Bu anlamda Silivri, İstanbul için büyük bir şans. Yani şöyle ifade edeyim, biz seçim sloganlarımızın ana temasını ‘Marka Kent Silivri’ye oturttuk. Marka Kent Silivri’nin İstanbul’a katacağı çok değerler var. İstanbul’un dışında, dış çeperinde, Avrupa’ya açılan kapısı ama Marmara Denizi’ne 42 km sahiliyle en uzun kıyısı olan ilçe. Tarım ve hayvancılık yapılacak topraklarıyla İstanbul’un en büyük ilçesi. 500 km2 ekilebilir dikilebiliriz arazisi var. Yine 860 km2 arazisiyle İstanbul coğrafyasının yaklaşık 5/1’ini oluşturuyor. Tarihi dokusu 7000 yılın üzerinde. İstanbul’un Fethi’nin başladığı şehir. Yine Osmanlı İmparatorluğunun 2. İmparatoru Orhan Gazi’nin Bizans prensesiyle Silivri’de, Kale Park’ta evlendiği tarihi kitaplarında yer alıyor. Onun için Silivri tarihi dokusuyla, doğal güzellikleriyle, insanların hoşgörü kültürüyle bir arada olduğu hala bir kasaba hüviyetini taşıyor. İnsanların hafta sonu İstanbul’un şehir gürültüsünden, stresinden çıkıp; bir tatil rotası, bir hafta sonu kaçış rotası olabilecek tüm özellikleri üzerinde barındırıyor. Onun için biz Silivri’nin doğasını, çevresini kirletmeden, yatay mimariyi devam ettirip, sanayileşme noktasında bacasız bir sanayiyle ama tarım ve hayvancılık olmazsa olmazımız, deniz; denizden faydalanan balıkçılık, liman olmazsa olmazımız ve insanların hafta sonu geleceği, iki gün nefes alacağı, dönüşte de tarhanasını, turşusunu, bulgurunu, eriştesini, doğal ürünlerini alıp döneceği müthiş bir kasaba...
PLANLI BİR SİLİVRİ’YE KAVUŞACAĞIZ
Planlı Silivri dediniz. Nasıl bir planlama yapacaksınız?
Şimdi iyi bir planınız yoksa ne iş yaparsanız yapın başarısız oluyorsunuz. Silivri 2009 yılında belde belediyelerinin kapatılmasıyla Selimpaşa’dan Gümüşyaka’ya 7 tane belde belediyesini bünyesini almış ve her birinin ayrı imar planları nedeniyle bütüncül bir plansız ve keşmekeş içinde kalmış. Bütüncül bir anlamda Silivri’nin planlarını yapacağız ve bu imar problemlerini, bu plan problemini ortadan kaldıracağız. Çalışmalarımız çok hızlı devam ediyor. Planlı bir Silivri’ye az kaldı ama bu planlamalar 2-3 yıl sürecek. Vatandaşlarımız da biraz sabretsinler. Sonunda organize tarım ve hayvancılık yapılabilecek arazilerin, imara açılan yerlerin, mutlak tarım arazilerinin hepsinin belirlendiği, içinde hiçbir keşmekeşin olmadığı planlı bir Silivri’ye kavuşacağız hep beraber.
Vatandaşların trafik, otopark, ulaşım gibi sorunları var. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Biz aday olduğumuzda bir kamuoyu araştırması yaptık. Şahsımızın veya partimizin (Milliyetçilik Harekat Partisi’nin) ne durumda olduğunu değil, Silivri’nin problemlerini öğrenebilmek adına önceliklerini, vatandaşın taleplerini ortaya koyacak bir araştırmaydı bu. Yaklaşık % 80’in üzerinde ulaşım, trafik ve otopark problemleri vardı. Silivri’nin daha önceki yerleşim planı, şehir içinin çok dar ve sıkışık yolların olması bizi biraz zorluyor otopark konusunda. Ama bununla ilgili İSPARK ile görüşmelerimiz var, kendi projelerimiz var. Yeni Mahalle’de, Devlet Hastanesi’nin hemen arkasına dün itibariyle bir açık otopark inşaatına başladık. Yine merkezde hali hazırda bir iki projemiz var. Belediyemizin arkasında, hem Adliye’ye hem Belediye’ye hem de Alibey Mahallesi’ne hitap edecek bir otoparkın yapımına çok kısa zamanda başlayacağız.
En büyük problem ulaşım konusu herhalde?
Evet ulaşım konusu şöyle bir problem: Üç vatandaştan ikisi bana diyor ki ‘Metrobüs, metro Silivri’ye ne zaman gelecek?’ Bununla ilgili yetki İBB’de. Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere tüm yetkililere ilettik. Konuyu takip ediyoruz. Silivrili hemşerilerimiz de bundan müsterih olsunlar, inşallah en kısa zamanında bu problem de çözülür diye düşünüyorum.
Silivri’den Edirne’ye hızlı tren projesi mi var?
Evet, o merkezi hükümetimizin, Ulaştırma Bakanlığımızın bir projesi. O da devam edecek. Silivri ile Edirne arasında hızlı treni bize hediye edecekler. Sayın Binali Yıldırım bu işin fikir babası. Buradan hem kulaklarını çınlatmış olalım, hem de teşekkür edelim.
SİLİVRİ TARIM ÜRÜNLERİYLE ÖN PLANA ÇIKACAK
Pazar alanları projesinden de bahsedebilir miyiz?
Ben seçim boyunca tarım ve hayvancılığa, yani İstanbul’da kırsal diye tabir ettiğimiz Silivri’nin, büyük coğrafyasındaki bu fırsata hep vurgu yaptım. Silivri başlı başına İstanbul’un tüm yaş sebze, meyve, hayvansal ürün, süt, peynir gibi bütün gıda ihtiyacını karşılayacak potansiyele sahip. Onun için İstanbul’un hem tarım ve hayvancılık hem gıda üssü olabilecek potansiyeli bulunan Silivri’nin bu özelliklerini ortaya çıkaralım dedik. Siyasi geleneğimizdir, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin de üslubudur. Bu memleketin her noktasında hizmet eden, taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ediyoruz. Benden önceki belediye başkanına teşekkür ederim. Çünkü Türkiye’deki tarım lisesi olan tek belediye Silivri Belediyesi. Bir de Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezimiz var. Bu merkezi biz daha işlevsel, daha fonksiyonel hale getirdik. Fide üretiyoruz, çiftçilerimize modern tarımın nasıl yapılacağı konusunda danışmanlık yapmaya başlıyoruz, eğitimler veriyoruz. Namık Kemal Üniversitesi ile beraber geleneksel tarımı bırakmaları, alternatif ürünlere yönelmeleri noktasında onlara öncülük ediyoruz. Ayrıca şuanda Silivri Belediyesi’ne ait daha önce hiç ekilmeyen 300 dönüm arazide arpa tohumu ektik. Dedik ki biz milli yerli tohum üretelim ve bu ektiğimiz arpadan elde edilen tohumu bedelsiz bir şekilde çiftçiye verelim. Yaklaşık 200 ton arpa hasadı bekliyoruz. Bunları 500’er kg olarak dar gelirli, küçük çiftçiye bedelsiz olarak vereceğiz. Alacağı ürünün samanı ve bizim vereceğimiz arpayla da yaklaşık 8.000, 10.000 hektar arazi işleyecek. Ben şunu söylemiştim; Silivri’nin problemleri etrafında siyasi kaygıdan, ideolojiden uzak, herkes bir gün el ele tutuşacak. Bu projeye çeşitli siyasi partilerden tarım paydaşları sponsor oldular. Sıfır maliyetle yaptık. Bize tohum veren, ilaç veren, gübre veren, bu tarlanın sürümünü yapan, ekimini yapan bütün paydaşlara, arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Biz Silivri’de festivaller yapıyoruz. 6 tane festivalimiz var. Bu 6 festivalin yalnızca biri börek festivali. Diğerlerinin tümü tarımsal üretime dayalı. Yoğurt, kavun, karpuz, bamya, domates, lavanta. Bunlarla İstanbul’da ve Türkiye’de, Silivri’yi tarımsal ürünleriyle ön plana çıkarmayı hedefliyoruz.
İNDİRİMLİ SU KONUSUNUN TAKİPÇİSİYİZ
Su tarifesindeki değişikliklerle ilgili ne söyleyeceksiniz?
İstanbul’un 6 ilçesinin 33 köyü ilgilendiren bir su meselesi oldu. Daha önce bu 33 köy 1 TL’den, kademeli olarak 1.5 TL’den su kullanıyordu. Şimdi su 4 TL-6 TL arası oldu. Bundan vazgeçin, elinizi vicdanınıza koyun dedim. Bunu bir düzenleme ile normal köy tarifesi ile satacaksınız, Etiler’deki ev tarifesi gibi değil dedim. İBB başkanına söyledim. Zimmet çıkar mahkemeye veriliriz diyorlar. Gelin yasal düzenlemeyi beklemeden yeniden bu suyu bu fiyattan verelim dedim. Çünkü İSKİ’nin böyle bir yetkisi var. Kanun diyor ki % 70’i geçemezsin. Bu süre dolduğunda sen bunu % 400 zamlandır demiyor. Ben bu konunun takipçisi olacağım. Beni Silivri’deki 6 köyümüz ilgilendiriyor. Diğer köylerdeki vatandaşlarımız da bilsin, İBB’de de Ankara’da da bu konunun takipçisi olacağım. Eninde sonunda bu suyu 4’te 1 fiyata indireceğiz. Zamlı alınan sular için de tüketicilerin, çiftçilerin dava açtığını biliyorum. Çıkacak sonuç onların lehine olacak. Sabretsinler bu konuyu da çözeceğiz.
‘Mutlu Çocuk, Mutlu Silivri, Mutlu Aile’ diyorsunuz. Bu projelerden bahsedebilir miyiz?
Köy Pazarı vaadinde bulunduk. Silivri’nin merkezine, tam kalbine yaptık. Açık alandaydı, şimdi kapalı mekana geçtik. Kira yok, elektrik yok. Buradaki amacımızda köyde eli nasırlı hanımların ürettiği domatesi, marulu, havucu, manda yoğurdu, köy sütü satması. Üretici tüketici ile daha ucuz, daha sağlıklı, daha güvenli malı, aracısız, köylünün de hakkettiği alın teri kurumadan parasını aldığı bir köy pazarını hediye ettik. Ben bunu çok önemsiyorum. Bu yaz Silivri Köy Pazarında kuyruklar oluşacak, çok iddialı konuşuyorum. Hanımefendileri çok önemsiyorum. Hanımefendi hayatın ta kendisi. Beşikten mezara kadar. Çocuk doğuyor, okul çağına geliyor, evde hasta var, yatalak hasta var, engelli genç var, hep hanımefendilerin ilgisinde. Bu hayatın yükü aslında hanımefendilerin omuzlarında. Onun için Mutlu Çocuk, Mutlu Aile dedik ve Mutlu Silivri dedik.
MÜZİK OKULU PROJESİ ÜZERİNE ÇALIŞIYORUZ
Hanımefendilere yine şunu da söylemiştim, 8’inci sınıfı bitiren her çocuğun özel okul ile devlet okulu arasındaki makasın her geçen gün açıldığı yerde, o makası kapatmaya talibim. Dedim ki 8’inci sınıfı bitiren her çocuk bir yabancı dil konuşabilsin, bir spor dalında lisanslı sporcu olsun, bir müzik aleti bir enstrüman çalabilsin. Böyle donanımlı gençler, ülkesini milletini karşılıksız seven gençler yetiştirelim dedim. Ücretsiz kreşlerimiz, ücretsiz müzik okullarımız, ücretsiz etüt merkezlerimiz, spor okullarımız olacak dedik. Bunları yazın hayata geçirdik, kışın da daima hayata geçireceğiz. Şimdi de bir büyük Müzik Okulu Projesi üzerinde çalışıyoruz. Kültür, sanat, spor, Silivri’de yaygınlaşıyor. Her köyde tiyatro oynanmasını istiyoruz. Uygun salonlarımızın olmadığı yerlerde, okullarımızdaki salonlar organize edilene kadar şehrin merkezindeki tiyatrolarda sizi misafir edeceğim dedim ve başladık. Taşımalı sistem ile her köyümüzden 50’şer bayanı alıyoruz, tiyatroya getiriyoruz. Yine dönüşte bir çay ikram edip köylerine tekrar geri bırakıyoruz. O kadar güzel sahneler oluyor ki görmelisiniz. Geçen Kurfallı Köyünden bir hanımefendi; ‘Ben 65 yaşındayım, hayatımda ilk kez tiyatro izleyeceğim sayende’ dedi. Bunu aynı şekilde İBB Meclisinde de söyledim. ‘Stratejik planınızda göremedim ama şehir tiyatrolarını Reşat Nuri Gültekin’de, Kağıthane’de vs. İstanbul’un merkezinde oynatıyorsunuz. Çatalca’daki bir hanımefendi, Şile’deki Silivri’deki bir hanımefendi nasıl gelecek bu tiyatroları izleyecek? Bu konuda Ekrem Başkan arkadaşlara talimat verdiğini söyledi. Biz sanatı, sporu, her yere yaygınlaştırmak zorundayız.
KÜTÜPHANESİZ KÖY KALMAYACAK
İlk kez Bengü Türk Tv aracılığı ile paylaşmış olayım; 18 köyümüzde ‘Kütüphanesiz köy kalmasın’ diye bir kampanya başlatıyoruz. Bir ay gibi çok kısa bir sürede tüm okullarda, çocuk kitaplarından romanlara kadar köy kütüphanelerini yapacağız. Bir sonraki proje de onu da söylemiş olayım; devlet okullarında tiyatro sahnesi. Bizim çocukluğumuzda piyesler vardı. 23 Nisan’da biz piyesler oynardık. Yine bunların oynanabilmesi için tiyatro sahneleri yapacağız. İlkini Kadıköy’de yaptık. Olcay Özcan şehidimizin adına bir kütüphane ve Ziya Gökalp Tiyatro Salonu’nu okulumuza köyümüze kazandırdık. Yine bilgisayarsız köy okulu kalmaması yönündeki çalışmalarımız da arkasından gelecek. Biz eğitime, spora, sanata devam edeceğiz.
Tarihi dokuyu canlandırmak adına neler yapılıyor?
Esasında şehirlerin bir ruhu bir kimliği olmalı. Maalesef yapılan imalatlar ile tabeladan tutun, bina estetiğine kadar çok kötü durumdayız. Türkçe ismi olmayan işyerlerine ruhsat vermiyoruz. Tarihi dokudan, müzeden bahsedildiğinde bizim bir kimliğimiz olması lazım. Düzgün kent meydanlarına, müzelere ihtiyaç var. Silivri’nin bir kütüphanesi var ama kütüphane demeye bin şahit lazım. Büyük bir projemiz var. Hükümet konağını şehrin kuzeyine taşıyacağız. Şuan 1936’da yapılan Kaymakamlık binasını da kent müzesi, şehir müzesi haline getirmeyi düşünüyoruz. Yine eski belediye binamız var. Projelerini çizdik, valilikte. Orayı tekrardan yapıp, çocuk kütüphanesine dönüştürmeyi planlıyoruz. Kültür Bakanı Yardımcımız Sayın Ahmet Demircan’dan söz aldık. Yine büyük bir şehir kütüphanesi ile tarihi dokuyu canlandırmak için projelerimiz devam ediyor. Bunun yanı sıra Silivri’de bizim bir deremiz var; Boğluca Deresi. İSKİ ve daha önceki yönetim tarafından ıslah edilmişti. Etrafındaki binalar o kadar kötü durumdaydı ki; bakın Avrupa’yı gezdiğinizde şehrin iki yakasını ortadan ayıran nehirlerin etrafındaki daireler, dükkanlar en pahalı yerler olmuştur. En prestijli yerler olur. Caddeler, kafeler ve sanat evleri olur. Biz de bu binaları rengarenk boyadık ve bunu tamamen belediyenin kasasından bir kuruş çıkmadan, vatandaşımızdan bir kuruş talep etmeden, sponsorlar marifeti ile yaptık. Şimdi derenin etrafının çiçeklendirmesini, peyzaj çalışmasını yapıyoruz. Köy pazarımız hemen bitişiğinde. İddia ediyorum orası Silivri’nin en prestij yeri olacak. Geçen hafta Büyükçekmece Fotoğraf Kulübü’nden 8 arkadaş ile karşılaştım, fotoğraf çekmeye geldiklerini söylediler. 2 aydır çalışıyoruz. Buradan emeği gençlere ve sponsorlara teşekkür ediyorum. Köy pazarımız da tamamen ahşaptan, tomruklardan yaptık ve onu da sponsor marifeti ile bitirdik. Kasamızdan bir şey çıkmadı. Çünkü dedik ki, ‘Köylü, üretici, tüketici buluşacak.’ Silivri çok kıymetli bir kereste fabrikası ve kreatif ahşap çalışmaları yapan Demirel firması da bu projeye sponsor oldular. Boyama çalışmalarının da Osman Gül beyefendi bütün sponsorluğunu üstlendi. Buradan teşekkür etmiş olalım.
Dünyada kentlerin gelişmişlik seviyesi engellilere verdikleri değer ile ölçülür. Bu konuda Silivri Belediyesi’nin çalışmalarından bahsedebilir miyiz?
Tabi ki. Biz engelsiz bir şehir nasıl yapabiliriz diye kafa yoruyoruz. Yaklaşık 3000’e yakın, çeşitli düzeyde engelli vatandaşımız var. Bir iftar programında engelli aileler ile buluştuk. Orada bir teyze, ‘Evladım zihinsel engelli bir çocuğum var. Hayattan hiçbir beklentim yok ama bir çay içmeye bile vaktim yok. Çünkü kızımı 1 dakika olsun bırakacak kimsem yok.’ dedi. Biz o engelli kardeşlerimizin bizim merkezlerimize bırakıp ailesinin bir hava alabilecekleri, bir alışverişe çıkabilecekleri, bir pazara çıkabilecekleri, sosyalleşebilecekleri zaman dilimini onlara yaratmak için koordinasyon merkezini yapmak zorundayız. Bundan bir ay önce sıfır maliyetle, yatağından tekerlekli sandalye kadar bir tır dolusu yardım geldi. O konuda destek olanlara teşekkür etmek istiyorum. Bunlar tabii ki lojistik şeyler. Engelli kardeşlerimizi ve onların ailelerini anlayabilmemiz çok önemli. Biz merhum İbrahim Arıkan’ın çok kıymetli kızı Ebru Hanımefendi ile bir ilki yapacağız. Sosyal sorumluluk projesi olarak bağışçı mantığıyla Türkiye’de belki de tek olan Engelsiz Parkı inşa edeceğiz. Görme engelli çocuklarımızın, vatandaşlarımızın, bisiklet bineceği bir parkurun dahi içinde olduğu park hayal ediyoruz. Engelli çocuklar ile engelsiz çocukların eğlenerek öğrenecek bir bilim parkını Silivri’ye hediye edeceğiz. Milli Emlak’tan bir tahsis bekliyoruz, çok kısa bir süresi kaldı. Yazışmalarımız bitti. İnşallah yaz aylarında bunu bitirmiş Silivri’nin hizmetine sunmuş oluruz diye düşünüyorum.
Takip ettiğimiz kadarıyla sosyal yardımlar da yapıyorsunuz.
Biz sosyal belediyecilik yapacağız dedik. Ecdanın yaptığı gibi bir elin verdiğini, diğer elin görmediği bir yardımlaşma yöntemini tesis ediyoruz. İnsanların belediyeye gidip yardım istediği değil; düşkünün, yetimin bizim tarafımızdan yerinde tespit edildiği bir sistemi kurmaya çalışıyoruz. Köyümüzdeki yatağa aç giren bir genç varsa onu bulamamak benim ayıbım diye düşünerek, var olan Gıda Bankamızı çok daha işlevsel hale getirdik. Gıda Bankamıza iki karton yumurta getiren, hediye eden insanımız, köylümüz var. Şu an zoraki değil, gönüllülük esasına dayanarak Gıda Bankasına yapılan bağışlarla 3000 ailemize her ay düzenli yardım yapıyoruz. 2 bayramda toplam 40 bin parça bayramlık kıyafet dağıttık çocuklarımıza. Vahap Küçük beye teşekkür ederim. Gelir düzeyi önemli değil her çocuğa bayramlık kıyafet hediye ettik. Ramazan ayında 125.000 kişiyle iftar sofralarında buluştuk. Sosyal yardımlara sosyal projelere devam edeceğiz. Benim üzüldüğüm bir konu da çocuklarımızın, özellikle kız çocuklarının burs noktasında sıkıntı yaşıyor olması. Belki önümüzdeki dönemlerde belediye olarak değil de gönüllü işadamlarıyla Burs Bank gibi bir proje ile çocuklarımıza, gençlerimize burs imkânları yaratabilir miyiz diye düşünüyoruz.
Yüzme Havuzu Projeniz var. İsterseniz ondan da bahsedelim.
Çok enteresan, üç hanımefendinin ikisi bana ‘Yüzme havuzu yapacak mısın’ diye soruyor. Araştırdım, İstanbul’da yüzme havuzu olmayan iki ilçeden biri de Silivri. Kapalı yüzme havuzu yok! Bu konuda Spor Bakanımız Sayın Mehmet Kasapoğlu’na teşekkür ederim. Spor Toto Genel Müdürü’ne teşekkür etmek istiyorum. Bir sponsorluk anlaşması yaptık. Yüzme havuzunun yapımı için destek verdiler, ama biz projeyi daha üste taşıdık. Bir Gençlik Merkezi’ne çeviriyoruz. Hanımların pilates yapacağı, doğum öncesi antrenmanlar yapacağı, çocukların masa tenisi oynayabilecekleri bir gençlik merkezi ve yüzme havuzu haline getirdik. Çok yakında ihaleye çıkacak. Herhalde yazın ortalarına doğru kapalı yüzme havuzunu yetiştireceğiz. Buradan Silivri’mize de müjdemiz olsun.
15 MİLYON ÇÖPE GİTMEYECEK
İstanbul’daki ilçe belediyeleri arasında çöpünü kendi toplayan tek belediye diyebiliriz değil mi? Çok önemli bir konu. Tasarruf çalışmalarınız neler?
Ben göreve geldiğimde bir gelir kalemlerini arttıracağım, tasarruf edeceğim demiştim. Çünkü bu bütçe yapısıyla Türkiye’deki belediyecilik anlayışının sürdürülme imkanı yok. Yeni nesil bir belediyecilik anlayışıyla hareket etmeliyiz. Deniz bitmiş, dibi gözükmüş, işçi maaşları ödenmiyor, ikramiyeler ödenmiyor, 20 yıl 30 yıl size hizmet eden emeklinin bir yıldır ikramiye alacağı bekliyor. Böyle bir şey olabilir mi? Alın teri kurumadan onu ödemek zorundayız. Buradan hareketle yola çıktım. Tasarruf tedbirlerine gelince, araçlarda havuz sistemine geçtik. Bir çevre temizlik ihalesi vardı, çok toplama ihalesi 53 araç ile yapılıyordu. Yıllık 14 milyon 500 bin TL’ye ihale edilmiş. KDV fiyat farkıyla 18 Milyon TL. Gelir gelmez sekiz tane aracı iade ettim. 150 bin TL tasarruf ettik. Ardından, 16 tane 411 bin TL’ye kiralanan aracı iade edip 106 bin TL’ye yeniden kiraladım. 300 bin TL de buradan tasarruf ettik. Başladığımızda Haziran ayıydı. İki aydır da çöpümüzü kendimiz topluyoruz. Bu araçların bir kısmını kiraladık, bir kısmını da hibe aldık. Geçen ay 400 bin TL maliyetle çöpümü topladım. 400 bin TL nerede 1 milyon 500 bin nerede? Silivri Belediyesi’nin kasasında ayda yaklaşık 1 milyon 200 bin TL kalıyor. Bu, önümüzdeki sene Silivri Belediyesi’nin 15 milyon lirası çöpe gitmeyecek demektir. Bu para Silivri’deki çocuklara dil kursu olarak, müzik okulu olarak gidecek. Kaynakları doğru kullanamazsak, dürüst, şeffaf, her kuruşu denetlenebilir bir belediye olamazsak, yazıklar olsun bize. 39 ilçede bir tek biziz. Söylediğimde inanamıyorlar. 20 aracı iş adamlarından hibe aldım. Doğru iş yaptığınız zaman, bu vatan için bu şehir için bir şeyler yaptığınızı insanlar gördükleri zaman sizi kucaklıyorlar.
Son olarak söylemek istediğiniz?
Hem Silivrili hemşehrilerimize hem İstanbul’da yaşayan tüm vatandaşlarımıza, tüm yurttaşlarımıza 2020 yılının esenlik, huzur, getirmesini temenni ediyorum. Sizlerde yayın hayatınızda tekrar tekrar başarılar diliyorum.
YORUMLAR