Değirmenköy'deki Uğur Tavukçuluk, 12 Kümesle Fason Üretim Yapıyor
Uğur Tavukçuluk Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyesi Mehmet Ali Akalın, bugün İş Dünyası programında firmasının kuruluş öyküsünü ve verdiği hizmetleri anlattı. “Uğur Tavukçuluk, fason üretim yapan bir işletme. 12 tane kümesimiz var. 6 tanesi 1000 metrekare kapalı alanlı, 6 tanesi de 2000 metrekare kapalı alanlı. 20 bin metrekare kapalı alanlı olmak üzere 12 kümesle faaliyet gösteriyoruz. Entegre işletmelerle çalışıyoruz. Onlardan civciv ve yemlerini alıp daha sonra kendilerine canlı olarak satıyoruz” diyen Mehmet Ali Akalın, yayında pandeminin sektöre etkisinin yanı sıra yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik verildiği iddialarına da cevap verdi.
Editör: Yaz Dostum
01 Aralık 2020 - 19:29 - Güncelleme: 01 Aralık 2020 - 19:42
Uğur Tavukçuluk Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyesi Mehmet Ali Akalın, bugün Küpe FM’de yayımlanan İş Dünyası’nda radyo programcısı Turhan Alyakut’un sorularını yanıtladı. Değirmenköy’de faaliyet gösteren firması hakkında bilgilendirmede bulunan Mehmet Ali Akalın, COVID-19 salgınının tavukçuluk sektörü üzerindeki etkilerini değerlendirdi, tavuklardan elde edilen et miktarını artırmak için yemlere antibiyotiklerin katıldığı iddialarına da açıklık getirdi.
Pandemi nedeniyle telefon bağlantısı üzerinden yapılan söyleşiyi aynen bilgilerinize sunuyoruz;
“ZİRAAT OKUDUM, İŞLETME FAKÜLTESİNDEN MEZUN OLDUM”
Turhan ALYAKUT: Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım…
Mehmet Ali AKALIN: Ben 1952 Malatya/Arapgir doğumluyum. İlkokulu ve ortaokulu kendi ilçemde okudum. İlçemizde lise olmadığı için Muş Alparslan Lisesi’nin sınavlarına girdim ve parasız yatılı okudum. Ziraat okulunu bitirdikten sonra 10 yıl kadar Tarım Bakanlığı kurumları bünyesinde ziraat teknisyeni olarak görev yaptım. 1982 yılında istifa ederek özel sektörde bir süre çalıştıktan sonra veteriner ilaçları pazarlama işiyle uğraşan ecza deposu kurdum. Şu anda faaliyetine devam ediyor. Daha sonra veteriner ilacı üreten veya yurtdışından yem/katkı maddeleri ithalatı yapan bir başka şirket kurdum. Uğur Tavukçuluk, 2002 yılında faaliyet alanımızın içerisinde oldu. 18 senedir Uğur Tavukçuluk kendi bünyemizde faaliyet gösterdiğimiz alanlardan bir tanesi… Hacettepe Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Evliyim, 2 çocuğum var.
“ENTEGRE İŞLETMELERE CANLI SATIYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Uğur Tavukçuluk bünyesinde ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Mehmet Ali AKALIN: Uğur Tavukçuluk, fason üretim yapan bir işletme. 12 tane kümesimiz var. 6 tanesi 1000 metrekare kapalı alanlı, 6 tanesi de 2000 metrekare kapalı alanlı. 20 bin metrekare üzerinde kapalı alan olmak üzere 12 kümesle faaliyet gösteriyoruz. Biz entegre işletmelerle çalışıyoruz. Onlardan civciv ve yemlerini alıp daha sonra kendilerine canlı olarak satıyoruz. Bu sektörde ana firmalar var. Tahminimce sayıları şu anda ülkemizde 20-25 civarında olmalı. Bu ana firmaların kuluçhane ve damızlık çiftlikleri var. Buradan çıkan civcivleri anlaşmalı kümeslerine aktarırlar ve bu anlaşmalı kümesler bir taraftan da bu işletmeler tarafından yem desteği ile desteklenir. Bakımı bizim çiftliklerimizde yapılır, 45 günlük periyotlardan sonra canlı olarak kendilerine devredilir, onlarda kendi kesimhanelerinde hayvanları keserek pazarlamasını kendi Pazar ağlarıyla yaparlar. Yani sistem bu. Bu sistem içerisinde Uğur Tavukçuluk da diğer tavukçulukla uğraşan işletmeler gibi hayvan üretimi ve bakımıyla ilgili faaliyet göstermekte…
“TÜRKİYE'DE TAVUKÇULUK SEKTÖRÜ, MODERN TEKNOLOJİYİ UYGULAMADA ÇOK İYİ DURUMDA”
Turhan ALYAKUT: Türkiye’de bu sektörde bu şekilde hizmet veren çok sayıda şirket var. Bunda tabi tavuk etinin, en ucuz hayvansal proteinlerden olmasının etkisi vardır tabi?
Mehmet Ali AKALIN: Tavuk eti şu anda ülkemizdeki en ucuz protein kaynaklarından bir tanesi. 18 yıldır sektörde üretici olarak varım ama 30 yılı aşkındır da ilaç sektöründe faaliyet gösterdiğim için bu işletmelere ilaç girdisi, yem hammaddesi girdisi olarak zaten sektörün içindeydim. Ayrıca ziraat okulu mezunu olmam sebebiyle de bu sektörü çok iyi bilen insanlardan bir tanesiyim. 1970’li yılların başında Türkiye’de ticari olarak tavuk eti üretimi başladı. Bugün ülkemizde merdiven altı diye tabir edilen tavukçuluk faaliyeti yok. Artık bunu iftiharla söyleyebiliyoruz. Türkiye’de tavukçuluk sektörü, dünyadaki en ileri teknolojilerden bir tanesini yakalamış sektörlerden bir tanesidir.
“TAVUK ETİ VE YUMURTA İTHAL ETMİYORUZ”
Tarım alanında tavuk eti ve yumurta, ithal etmediğimiz ürünlerden iki tanesidir. Dikkat ederseniz diğer kurumsal girdileri veya üretilen tarım ürünlerini ithal ediyoruz. Şu anda iftihar edebiliyorum ki tavuk eti ve yumurta ithal etmeyip kendimizin ürettiği hatta yurtdışına ihraç ettiğimiz ürünlerden iki tanesidir.
“TAVUKLA İLGİLİ HASSASİYET KIRMIZI ET İÇİN PEK GEÇERLİ DEĞİL”
Turhan ALYAKUT: Halk arasında yaygın bir görüş var. Bu görüşe göre daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor, kemikleri gelişmesin et yapsın diye ayakta hiç kıpırdamadan bekletiliyor, kısa süre içinde etleniyor ve kesime, satışa hazır hale geliyor. Bu doğru mu?
Mehmet Ali AKALIN: Ülkemizin zaman zaman gündemine getirilen bir konu bu. Ben bunun sebebini çok iyi anlayamıyorum. Toplumumuzda bazı hassasiyetlerin olmasını çok saygıyla karşılıyorum. Bu konuyla ilgili genellikle kadınlarımızda ve bazı toplumsal örgütlenmelerden bazı hassasiyet belirtileri gösteriliyor. Doğal bir şey. Böyle hassasiyetlerin olmasını çok doğal bulurum ben. Bunu piyasaya yayan ve bunu da bilimsellik adına ortaya koyan insanların bundan ne beklediklerini çok bilemiyorum. Tavukla ilgili konuda herkes bir şey söyler ama dikkat edin kırmızı et için aynı hassasiyeti göremezsiniz. Bundan 40-50 yıl önce sağım döneminde 2-3 ton süt alınırken Avrupa’nın bazı ülkelerinde ( Hollanda, Danimarka, Almanya vb.) bugün sağım döneminde 35-40 ton süt alınıyor. Yine aynı şekilde 1,5 ton gelen et hayvanları yani boğalar söz konusu. Şimdi bunları hiç kimse söz konusu etmez ama tavukçuluk dendiğinde yasa dışı bir şeyler varmış gibi hareket edenler var.
“ANTİBİYOTİK HASTALIK OLDUĞUNDA KULLANILIYOR”
Antibiyotik tabi kullanılır. Antibiyotik dediğimiz şey sonuçta hastalıkların bertaraf edilmesi için kullanılan bir ilaç türüdür. Antibiyotik kilo artırma, et verimini artırma için kullanılan bir şey değildir. O bakımdan antibiyotik aynen insanlarda olduğu gibi hayvanların da hastalanması halinde zaman zaman kullanılan bir ilaç türüdür.
“GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI MALİYETİMİZİ ARTIRIR”
Antibiyotik pahalıdır. Gereksiz yere kullandığınız zaman maliyetlerinizi son derece yükseltirsiniz. Hastalık olduğunda veteriner hekimlerin tavsiyesi ve onların reçeteleri dahilinde hayvanlara antibiyotik kullanılması mümkün.
“ENTEGRE İŞLETMELER, AB STANDARTLARINA GÖRE ÜRETİM YAPIYOR”
Ülkemizde tavukçuluk artık Avrupa Birliği standartlarına göre üretim yapılan faaliyet alanıdır. Türkiye’deki entegre işletmelerin tümü diyebilirim, bu realitelere uyar. Hatta bunlardan bildiğin kadarıyla 7 tanesi Avrupa Birliği ülkelerine tavuk eti satabilecek belgeye sahiptir. Bunlar Fransa’dan Almanya’ya, İngiltere’den herhangi bir Avrupa Birliği ülkesine kadar teknik anlamda hijyen, kalite ve sağlık açısından ürün satabilme yetkisine sahip işletmeler olarak raporlandırılmıştır. Eğer bu ülkede biz tavuk eti satamıyorsak bunun sebebini başka yerlerde aramak lazım. Yani maliyetimiz yüksek, onu söylemek istiyorum.
“SİLİVRİ’DE DOĞAL GAZ YOKKEN, ÇİFTLİĞİMİZE DOĞAL GAZ BAĞLATMIŞTIK”
Turhan ALYAKUT: Peki bu maliyetlerde kümeslerinizin ısıtılması da etkili oluyor herhalde. Bildiğim kadarıyla ülkemizde doğal gazla ısıtılan çiftliklerden bir tanesi de sizin tesisleriniz değil mi?
Mehmet Ali AKALIN: Evet. 2004 yılında Değirmenköy ve Çanta’da faaliyet gösteren sanayicilerle birlikte 37 km mesafede bulunan T.P.A.O'nun doğalgaz kuyularından ortaklaşa doğalgaz hattı döşenerek çiftliğimize doğalgaz getirilmiş olup, halen ülkemizde doğalgazla ısıtılan birkaç çiftlikten bir tanesi olma özelliğini taşımaktadır. Yani Silivri’de ve Değirmenköy’de doğal gaz yokken biz kendi çiftliğimize doğal gaz bağlatmıştık. Doğal gaz şu anda maliyet açısından kömürden daha ucuz değil ama daha sağlıklı. Civcivler içeri girdiği gün 38 °C’den başlayıp, çıkış günü yani 45 günlük sürecin sonunda 25-26°C’ye programlanabilmekte. Veya hava durumunun sıcak, soğuk oluşuna göre programlayarak içerinin ısısını muntazam hale getirir. Kömürle kullanılan kümeslerde bu çok zor bir şey. O bakımdan bu teknolojiyi yakalayan kümeslerden çok azından bir tanesiyiz.
“SEKTÖRÜMÜZ KORONAVİRÜSTEN OLUMSUZ ETKİLENDİ”
Turhan ALYAKUT: Salgın nedeniyle doğal ya da gezen tavuk yumurtasına talep arttı ama aynı zamanda yine salgın dolayısıyla restoran ve kafelerin çalışma saatlerine kısıtlama getirildi. Baktığımız zaman bu salgın döneminin sektörünüze artıları ve eksileri olduğunu görüyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Mehmet Ali AKALIN: Ülkemizde yıllık 2 milyon 200 bin ton civarında beyaz et üretilmekte. Bunun içerisinde 160 bin tonu organik üretim dediğimiz türüdür. Yani %2’ye varmayan bir oranda organik tavuk üretimi var. Koronavirüs hastalığının başından bu yana daha ucuz bir protein kaynağı olması sebebiyle içeriye kapanmış insanlarımızın sofralarında tavuk eti tüketimi olacaktır diye düşünülüyor. Bu doğrudur da bir anlamda. Bir taraftan da yaz aylarında bizim piknik kültürümüz vardır. Yine turistlerin ülkemizi ziyaret ettiği aylar olması sebebiyle tüketim büyük ölçüde artar. Bunun gibi bazı tüketim kapıları maalesef kapandı. Geçen yıla göre tüketimin düşeceğini öngörüyoruz. 2 milyon civarına belki onun bile altına düşebilir çünkü biz senede 6 dönem üretim yaparken şu anda 5 dönem üretim içindeyiz. Gelişim öyle ki önümüzdeki yıl biraz daha aşağı çekecek diye düşünüyoruz. Entegre işletmelerin günlük kesimlerinde azalmalar söz konusu. Ülkemizde tavukçuluk sektöründe 3 milyona yakın insan istihdam ediliyor. Bu sektörde yaşanabilecek bir kriz hepimizi olduğu gibi bu insanları da büyük ölçüde olumsuz etkileyecektir. Onun için hastalığın bir an önce ülkemizden ve dünyamızdan yok olması tavukçuluk sektörünü de olumlu yönde etkileyecektir.
“SEKTÖR ÜZERİNE DAHA UZUN BOYLU KONUŞMAYI ARZU EDİYORUM”
Turhan ALYAKUT: Son olarak eklemek istediklerinizi alalım, öyle kapatalım yayını…
Mehmet Ali AKALIN: Bu sektör çok önemli bir sektör. Daha uzun boylu irdelemek ve masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum. Süre içinde söylememiz gerekenlerin çok azını söyleyebildik. Sağlamış olduğunuz bu olanaktan bu kadarcık da olsa yararlanmış olmam sebebiyle çok teşekkür ediyorum. İleriki süreçte daha uzun bir söyleşi yapmayı arzu ettiğimi de söylemek isterim. Başarılar diliyorum, çok teşekkür ediyorum…
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
Pandemi nedeniyle telefon bağlantısı üzerinden yapılan söyleşiyi aynen bilgilerinize sunuyoruz;
“ZİRAAT OKUDUM, İŞLETME FAKÜLTESİNDEN MEZUN OLDUM”
Turhan ALYAKUT: Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım…
Mehmet Ali AKALIN: Ben 1952 Malatya/Arapgir doğumluyum. İlkokulu ve ortaokulu kendi ilçemde okudum. İlçemizde lise olmadığı için Muş Alparslan Lisesi’nin sınavlarına girdim ve parasız yatılı okudum. Ziraat okulunu bitirdikten sonra 10 yıl kadar Tarım Bakanlığı kurumları bünyesinde ziraat teknisyeni olarak görev yaptım. 1982 yılında istifa ederek özel sektörde bir süre çalıştıktan sonra veteriner ilaçları pazarlama işiyle uğraşan ecza deposu kurdum. Şu anda faaliyetine devam ediyor. Daha sonra veteriner ilacı üreten veya yurtdışından yem/katkı maddeleri ithalatı yapan bir başka şirket kurdum. Uğur Tavukçuluk, 2002 yılında faaliyet alanımızın içerisinde oldu. 18 senedir Uğur Tavukçuluk kendi bünyemizde faaliyet gösterdiğimiz alanlardan bir tanesi… Hacettepe Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Evliyim, 2 çocuğum var.
“ENTEGRE İŞLETMELERE CANLI SATIYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Uğur Tavukçuluk bünyesinde ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Mehmet Ali AKALIN: Uğur Tavukçuluk, fason üretim yapan bir işletme. 12 tane kümesimiz var. 6 tanesi 1000 metrekare kapalı alanlı, 6 tanesi de 2000 metrekare kapalı alanlı. 20 bin metrekare üzerinde kapalı alan olmak üzere 12 kümesle faaliyet gösteriyoruz. Biz entegre işletmelerle çalışıyoruz. Onlardan civciv ve yemlerini alıp daha sonra kendilerine canlı olarak satıyoruz. Bu sektörde ana firmalar var. Tahminimce sayıları şu anda ülkemizde 20-25 civarında olmalı. Bu ana firmaların kuluçhane ve damızlık çiftlikleri var. Buradan çıkan civcivleri anlaşmalı kümeslerine aktarırlar ve bu anlaşmalı kümesler bir taraftan da bu işletmeler tarafından yem desteği ile desteklenir. Bakımı bizim çiftliklerimizde yapılır, 45 günlük periyotlardan sonra canlı olarak kendilerine devredilir, onlarda kendi kesimhanelerinde hayvanları keserek pazarlamasını kendi Pazar ağlarıyla yaparlar. Yani sistem bu. Bu sistem içerisinde Uğur Tavukçuluk da diğer tavukçulukla uğraşan işletmeler gibi hayvan üretimi ve bakımıyla ilgili faaliyet göstermekte…
“TÜRKİYE'DE TAVUKÇULUK SEKTÖRÜ, MODERN TEKNOLOJİYİ UYGULAMADA ÇOK İYİ DURUMDA”
Turhan ALYAKUT: Türkiye’de bu sektörde bu şekilde hizmet veren çok sayıda şirket var. Bunda tabi tavuk etinin, en ucuz hayvansal proteinlerden olmasının etkisi vardır tabi?
Mehmet Ali AKALIN: Tavuk eti şu anda ülkemizdeki en ucuz protein kaynaklarından bir tanesi. 18 yıldır sektörde üretici olarak varım ama 30 yılı aşkındır da ilaç sektöründe faaliyet gösterdiğim için bu işletmelere ilaç girdisi, yem hammaddesi girdisi olarak zaten sektörün içindeydim. Ayrıca ziraat okulu mezunu olmam sebebiyle de bu sektörü çok iyi bilen insanlardan bir tanesiyim. 1970’li yılların başında Türkiye’de ticari olarak tavuk eti üretimi başladı. Bugün ülkemizde merdiven altı diye tabir edilen tavukçuluk faaliyeti yok. Artık bunu iftiharla söyleyebiliyoruz. Türkiye’de tavukçuluk sektörü, dünyadaki en ileri teknolojilerden bir tanesini yakalamış sektörlerden bir tanesidir.
“TAVUK ETİ VE YUMURTA İTHAL ETMİYORUZ”
Tarım alanında tavuk eti ve yumurta, ithal etmediğimiz ürünlerden iki tanesidir. Dikkat ederseniz diğer kurumsal girdileri veya üretilen tarım ürünlerini ithal ediyoruz. Şu anda iftihar edebiliyorum ki tavuk eti ve yumurta ithal etmeyip kendimizin ürettiği hatta yurtdışına ihraç ettiğimiz ürünlerden iki tanesidir.
“TAVUKLA İLGİLİ HASSASİYET KIRMIZI ET İÇİN PEK GEÇERLİ DEĞİL”
Turhan ALYAKUT: Halk arasında yaygın bir görüş var. Bu görüşe göre daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor, kemikleri gelişmesin et yapsın diye ayakta hiç kıpırdamadan bekletiliyor, kısa süre içinde etleniyor ve kesime, satışa hazır hale geliyor. Bu doğru mu?
Mehmet Ali AKALIN: Ülkemizin zaman zaman gündemine getirilen bir konu bu. Ben bunun sebebini çok iyi anlayamıyorum. Toplumumuzda bazı hassasiyetlerin olmasını çok saygıyla karşılıyorum. Bu konuyla ilgili genellikle kadınlarımızda ve bazı toplumsal örgütlenmelerden bazı hassasiyet belirtileri gösteriliyor. Doğal bir şey. Böyle hassasiyetlerin olmasını çok doğal bulurum ben. Bunu piyasaya yayan ve bunu da bilimsellik adına ortaya koyan insanların bundan ne beklediklerini çok bilemiyorum. Tavukla ilgili konuda herkes bir şey söyler ama dikkat edin kırmızı et için aynı hassasiyeti göremezsiniz. Bundan 40-50 yıl önce sağım döneminde 2-3 ton süt alınırken Avrupa’nın bazı ülkelerinde ( Hollanda, Danimarka, Almanya vb.) bugün sağım döneminde 35-40 ton süt alınıyor. Yine aynı şekilde 1,5 ton gelen et hayvanları yani boğalar söz konusu. Şimdi bunları hiç kimse söz konusu etmez ama tavukçuluk dendiğinde yasa dışı bir şeyler varmış gibi hareket edenler var.
“ANTİBİYOTİK HASTALIK OLDUĞUNDA KULLANILIYOR”
Antibiyotik tabi kullanılır. Antibiyotik dediğimiz şey sonuçta hastalıkların bertaraf edilmesi için kullanılan bir ilaç türüdür. Antibiyotik kilo artırma, et verimini artırma için kullanılan bir şey değildir. O bakımdan antibiyotik aynen insanlarda olduğu gibi hayvanların da hastalanması halinde zaman zaman kullanılan bir ilaç türüdür.
“GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI MALİYETİMİZİ ARTIRIR”
Antibiyotik pahalıdır. Gereksiz yere kullandığınız zaman maliyetlerinizi son derece yükseltirsiniz. Hastalık olduğunda veteriner hekimlerin tavsiyesi ve onların reçeteleri dahilinde hayvanlara antibiyotik kullanılması mümkün.
“ENTEGRE İŞLETMELER, AB STANDARTLARINA GÖRE ÜRETİM YAPIYOR”
Ülkemizde tavukçuluk artık Avrupa Birliği standartlarına göre üretim yapılan faaliyet alanıdır. Türkiye’deki entegre işletmelerin tümü diyebilirim, bu realitelere uyar. Hatta bunlardan bildiğin kadarıyla 7 tanesi Avrupa Birliği ülkelerine tavuk eti satabilecek belgeye sahiptir. Bunlar Fransa’dan Almanya’ya, İngiltere’den herhangi bir Avrupa Birliği ülkesine kadar teknik anlamda hijyen, kalite ve sağlık açısından ürün satabilme yetkisine sahip işletmeler olarak raporlandırılmıştır. Eğer bu ülkede biz tavuk eti satamıyorsak bunun sebebini başka yerlerde aramak lazım. Yani maliyetimiz yüksek, onu söylemek istiyorum.
“SİLİVRİ’DE DOĞAL GAZ YOKKEN, ÇİFTLİĞİMİZE DOĞAL GAZ BAĞLATMIŞTIK”
Turhan ALYAKUT: Peki bu maliyetlerde kümeslerinizin ısıtılması da etkili oluyor herhalde. Bildiğim kadarıyla ülkemizde doğal gazla ısıtılan çiftliklerden bir tanesi de sizin tesisleriniz değil mi?
Mehmet Ali AKALIN: Evet. 2004 yılında Değirmenköy ve Çanta’da faaliyet gösteren sanayicilerle birlikte 37 km mesafede bulunan T.P.A.O'nun doğalgaz kuyularından ortaklaşa doğalgaz hattı döşenerek çiftliğimize doğalgaz getirilmiş olup, halen ülkemizde doğalgazla ısıtılan birkaç çiftlikten bir tanesi olma özelliğini taşımaktadır. Yani Silivri’de ve Değirmenköy’de doğal gaz yokken biz kendi çiftliğimize doğal gaz bağlatmıştık. Doğal gaz şu anda maliyet açısından kömürden daha ucuz değil ama daha sağlıklı. Civcivler içeri girdiği gün 38 °C’den başlayıp, çıkış günü yani 45 günlük sürecin sonunda 25-26°C’ye programlanabilmekte. Veya hava durumunun sıcak, soğuk oluşuna göre programlayarak içerinin ısısını muntazam hale getirir. Kömürle kullanılan kümeslerde bu çok zor bir şey. O bakımdan bu teknolojiyi yakalayan kümeslerden çok azından bir tanesiyiz.
“SEKTÖRÜMÜZ KORONAVİRÜSTEN OLUMSUZ ETKİLENDİ”
Turhan ALYAKUT: Salgın nedeniyle doğal ya da gezen tavuk yumurtasına talep arttı ama aynı zamanda yine salgın dolayısıyla restoran ve kafelerin çalışma saatlerine kısıtlama getirildi. Baktığımız zaman bu salgın döneminin sektörünüze artıları ve eksileri olduğunu görüyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Mehmet Ali AKALIN: Ülkemizde yıllık 2 milyon 200 bin ton civarında beyaz et üretilmekte. Bunun içerisinde 160 bin tonu organik üretim dediğimiz türüdür. Yani %2’ye varmayan bir oranda organik tavuk üretimi var. Koronavirüs hastalığının başından bu yana daha ucuz bir protein kaynağı olması sebebiyle içeriye kapanmış insanlarımızın sofralarında tavuk eti tüketimi olacaktır diye düşünülüyor. Bu doğrudur da bir anlamda. Bir taraftan da yaz aylarında bizim piknik kültürümüz vardır. Yine turistlerin ülkemizi ziyaret ettiği aylar olması sebebiyle tüketim büyük ölçüde artar. Bunun gibi bazı tüketim kapıları maalesef kapandı. Geçen yıla göre tüketimin düşeceğini öngörüyoruz. 2 milyon civarına belki onun bile altına düşebilir çünkü biz senede 6 dönem üretim yaparken şu anda 5 dönem üretim içindeyiz. Gelişim öyle ki önümüzdeki yıl biraz daha aşağı çekecek diye düşünüyoruz. Entegre işletmelerin günlük kesimlerinde azalmalar söz konusu. Ülkemizde tavukçuluk sektöründe 3 milyona yakın insan istihdam ediliyor. Bu sektörde yaşanabilecek bir kriz hepimizi olduğu gibi bu insanları da büyük ölçüde olumsuz etkileyecektir. Onun için hastalığın bir an önce ülkemizden ve dünyamızdan yok olması tavukçuluk sektörünü de olumlu yönde etkileyecektir.
“SEKTÖR ÜZERİNE DAHA UZUN BOYLU KONUŞMAYI ARZU EDİYORUM”
Turhan ALYAKUT: Son olarak eklemek istediklerinizi alalım, öyle kapatalım yayını…
Mehmet Ali AKALIN: Bu sektör çok önemli bir sektör. Daha uzun boylu irdelemek ve masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum. Süre içinde söylememiz gerekenlerin çok azını söyleyebildik. Sağlamış olduğunuz bu olanaktan bu kadarcık da olsa yararlanmış olmam sebebiyle çok teşekkür ediyorum. İleriki süreçte daha uzun bir söyleşi yapmayı arzu ettiğimi de söylemek isterim. Başarılar diliyorum, çok teşekkür ediyorum…
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
YORUMLAR