Fazıl Sirkecioğlu; "Koronadan Değil, Dövizdeki Oynaklıktan Etkileniyoruz"
Silivri Teknik Malzeme'den Fazıl Sirkecioğlu; pandeminin sektöre etkileri üzerine yaptığı değerlendirmede, “Malzemeden yana bir sorunumuz yok, bir şekilde tedariği hallediyoruz ama dövizdeki oynaklıklar bizi fiyatta istikrarsız hale getiriyor. Çok yaşadık bu dönemde biz bunu. Aynı malzemeyi verdiğimiz fabrikayı düşünün; 10 liraya verdiğiniz, ertesi hafta 10 buçuk lira oluyor. Bunu müşteriye anlatmakta zorlanıyoruz. Ne satıyorsak hırdavat da işin içinde hepsi dövize bağlı” ifadelerini kullandı.
Editör: Yaz Dostum
27 Ekim 2020 - 22:41 - Güncelleme: 27 Ekim 2020 - 22:58
İlçemizin tanınmış iş insanlarından Silivri Teknik Malzeme Kurucularından aynı zamanda Silivri İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Fazıl Sirkecioğlu, Küpe FM’de Turhan Alyakut’un hazırlayıp sunduğu İş Dünyası programına konuk oldu. Sirkecioğlu, tüm sorulara yanıt getirirken; Silivri Teknik Malzeme’nin kuruluşu, verdiği hizmetler, ticari prensipleri ve sektör sorunları hakkında içtenlikle konuştu.
“ŞİRKET 1994 YILINDA KURULDU”
Turhan ALYAKUT: Ne zaman kurdunuz şirketi? Ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Benim sektöre başlangıç senem 1980. Bu sene 40’ncı yılım. Silivri’ye abim geldi ilk önce, Abdullah Adil Sirkecioğlu. 1994 yılında eski sanayide açtık dükkanı. Ben 1998’de evi taşıdım. İstanbul’daydım daha önce Perşembe Pazarındaydım. 1998’e kadar abime Karaköy’den yardımcı oldum. Ben geldikten sonra Silivri’deki fabrikalar çoğaldı. Sonra 2000 yılında Yeni Sanayi Sitesi bitti, Küçük Sanayi Sitesine taşındık. 20 senedir Küçük Sanayi Sitesindeyiz.
“FABRİKALARIN ÜRETİMİ İÇİN NE GEREKİTYORSA TEDARİK EDİYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Silivri Teknik Malzeme ülkemizin sayılı tedarikçi firmaları arasında gösteriliyor. Bilmeyenler için kimlere ne tedarik ediyorsunuz, bilgi verebilir misiniz?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Üretim yapan her türlü sektöre malzeme tedariği sağlıyoruz. Teknik malzeme anlamında tabi. Rulman, kayış, kasnak, dişli, zincir. Muhtelif bayiliklerimiz var bizim. Yani bir fabrikanın üretimi için ne gerekiyorsa elimizde bulundurmaya çalışıyoruz. Çok aksiyonlu bir sektör. Herkesin işi acil bizde biliyorsunuz. Biz gecede geliyoruz, cumartesi pazarda geliyoruz yeter ki elimizde malzeme olsun. Fakat teknoloji devamlı değiştiği için fabrikadaki makineler hep aynı kalmıyor değişiyor, onlar değiştikçe bir önceki stoğu bizde atıl kalıyor. Yeni makineden ne çıkacağını bilmiyoruz. İhracat yapan fabrikaların da ufacık bir keçe yüzünden ihracatı aksatmaması için gece de geliyoruz. 24 saat neredeyse hizmet veriyoruz denilebilir.
“REDÜKTÖRDE YERLİ ÜRETİMİMİZ ÇOK İYİ, YURTDIŞI İHRACATIMIZ ÇOK”
Turhan ALYAKUT: Peki sizin bu tedariğini sağladığınız teknik malzemeler burada üretilenler mi daha çok yoksa yurtdışından gelip de siz mi satıyorsunuz? Ağırlık nasıl?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Ağırlık yurtdışı. Redüktör yerli. Bunlar yurtdışından da geliyor aynı zamanda. Yerli üretimimiz çok iyi, çok kaliteli olduğu için yurtdışı ihracatımız çok. Ama hakikaten redüktör de biz dünya çapında çok iyi yerlere geldik. Avrupa’ya, bütün dünyaya ihracatımız var. Yurtdışında da çok büyük, bilinen markalar var. Rulman çok büyük bir sektör. Türkiye’de üretilip ihraç ediliyor. Mesela benim evimdeki çamaşır makinesi, bulaşık makinesi bozulduğu zaman servisten gelen arkadaşlar “Abi senin makinen ne takalım?” diye soruyor. Belli markalara sırf marka diye fazla para veriyoruz. Böyle bir rahatsızlığımız var bizim.
“GETİRİLEN VERGİ VE FONLAR KAOS YARATTI”
Turhan ALYAKUT: Koronavirüs nedeniyle yurtdışından edindiğiniz ürünlerin gelişinde bir takım aksamalar oldu mu? Pandemi sizin sektörünüzü nasıl etkiledi?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Bütün rulmanlar yurtdışından geliyor fakat Türkiye’de maşallah öyle stok var ki ülkemize pandemi döneminde kapıların kapanması ve belli bir süre mal gelememesi çok etkilemedi aslında. Şimdi dert ne burada? Vergiler kondu biliyorsunuz. Yerliyi korumak için yeni fonlar, yeni vergiler getirildi. Eylül’e kadar dendi. Eylül’e kadar hiç kimse mal çekmedi. Fakat vergiler, fonlar Aralık sonuna kadar uzatılınca bir kaos yarattı. İthalatçı korkuyor. Yüksek maliyetle malzemeyi getiriyor, birden bire vergi düşerse bu seferde rekabete uyamıyor. Böyle bir sıkıntı yaşanıyor şu anda. Ama Türkiye’de Allah’a şükür çok uzun zamandır mal darlığı görmedik. Bir şekilde dönüyor yani, bu kadar ithalata rağmen.
“DÖVİZDEKİ DALGALANMALAR NEDENİYLE FİYAT İSTİKRARI NOKTASINDA SIKINTILAR YAŞIYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Sektörünüzün kuşkusuz bir takım sorunları da vardır? Ne yaşıyorsunuz sorun olarak?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Malzemeden yana değil, bir şekilde tedariği hallediyoruz ama dövizdeki oynaklıklar bizi fiyatta istikrarsız hale getiriyor. Çok yaşadık bu dönemde biz bunu. Aynı malzemeyi verdiğimiz fabrikayı düşünün; 10 liraya verdiğiniz ertesi hafta 10 buçuk lira oluyor. Bunu müşteriye anlatmakta zorlanıyoruz. Halbuki fiyatın bizimle hiçbir ilgisi yok. Bir de biz sadece Silivri’ye hitap etmiyoruz, bütün Türkiye’ye malzeme veriyoruz. Ezelden beri böyle. Biraz iş bilgisi, biraz bayiliklerin fazlalığıyla ilgili. Bu konuda sıkıntı yaşadık yani fiyat istikrarımız bozuldu. Ne satıyorsak hırdavat da işin içinde hepsi dövize bağlı. Bir de ben elimden geldiğince bizim bölgedeki fabrikaların ürettiği malları satmaya da çalışıyorum çünkü sattığım fabrikalar da bizim bölgedeki fabrikalar ama genelde birbirlerinden haberleri olmuyor. Silivri İş Adamları Derneği’nin en büyük avantajı bu aslında. Bizim birbirimiz arasındaki dayanışmayı artırmamız lazım. Hakan Başkan bu konuda elinden geleni yapıyor.
“İŞ YERİMİZDE ÇALIŞANLARLA BİR AİLE GİBİYİZ”
Turhan ALYAKUT: Allah bağışlasın, bir oğlunuz var. Oğlunuzun bu işlerle bir ilgisi var mı?
Fazıl SİRKECİOĞLU: İlgisi olmasını isterdim ama o farklı bir sektörü seçti. Abimin 2 oğlu, 2 kızı var Allah bağışlasın. Ufağı bizim dükkanda, Emirhan. Onu alabildik sadece. Diğerlerinin hepsi okudu, kendi istedikleri meslekleri yapıyorlar. Biz isterdik ama bizim istememizle olmuyor işte ama biz memnunuz, iş yerimizde çalışan arkadaşlar hepsi bizim evladımız gibi. Bir de bizde en yeni çalışan 10 senelik. Bizim işte vasıflı eleman bulabilmek çok zor, kendimiz yetiştirmek zorundayız. Onun için öyle bir şikayetimiz yok çok şükür aile gibiyiz. Belli bir mesafe aldık. Ben 1998’den bu yana geldiğimden beri çok uğraşıyorum bu işle. Silivri aslında çok güzel hizmet verebilecek kapasiteye geldi. Eskisi gibi değil. Gurur duyulacak bir ilçemiz var.
“HUKUĞU BİTİRSEYDİM DE SEVDİĞİM İŞİ YAPARDIM”
Turhan ALYAKUT: Gençlere çalışma hayatlarıyla ilgili henüz başlamamış olsalar bile iş dünyasında tecrübeli bir büyükleri olarak neler önerirsiniz?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Hayat sizi istemediğiniz yerlere götürebiliyor ama insanlar sevdiği işi yaparsa çok başarılı oluyor. Ben aynı zamanda 1983 İstanbul Hukuk girişliyim. 5 sene okudum bitiremedim. Son sınıftan 3 dersim kaldı. Ben fakülteyi bitirsem de inanın yapacağım iş buydu benim. Yani benim sevdiğim iş bu. O yüzden zevk alıyorum.
“TİCARET AHLAKINA ÖNEM VERİRİM”
1980 yılında Perşembe Pazarında başladım. Rahmetli ustam bana ilk olarak, “Fazıl dükkanda 3 şey azalmayacak. 1, çay faturası. 2, yemek faturası. 3, telefon faturası.” demişti. Bunlar hep benim kulağıma küpe oldu. Yaşayarak anlamak zaman alıyor. Eskiler bir şey söylerken boşuna söylemiyorlar ama hemen idrak edilmiyor, gençlikte de öyle bir dert var. Sıkıntı burada. Büyükler ne demek istiyor kısmını o anda düşünebilsek daha erken yol alabiliriz. Bir de mesela rahmetli ustam, “Fazıl bir müşteriyi bir kere kazıklarsın, istisna iki olur ama üç olmaz; müşteriyi kaybedersin, hep kazan az kazan” derdi. Bu düsturlarla yetiştiğimiz için onları da devam ettirmeye çalışıyoruz. Beraber çalıştığım arkadaşlarımla da paylaşıyorum bunları. 40 yıldır Allah’a şükür hiçbir müşterimin önünde başımı eğmedim. Çok rahat bütün fabrikalara kendi fabrikammış gibi girebiliyorum, öyle de görüyorum zaten. Onların yerine kendimi koyarak çalışmalarımızı yürütüyorum. Niye? O fabrika büyüdükçe ben büyüyeceğim çünkü… Bizim genel sıkıntımız ticarette esasında bu.
TEŞEKKÜR VE KAPANIŞ
Turhan ALYAKUT: Sohbetimizin sonuna geldik. Yayınımıza geldiğiniz için teşekkür ediyoruz.
Fazıl SİRKECİOĞLU: Ben teşekkür ediyorum, yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
“ŞİRKET 1994 YILINDA KURULDU”
Turhan ALYAKUT: Ne zaman kurdunuz şirketi? Ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Benim sektöre başlangıç senem 1980. Bu sene 40’ncı yılım. Silivri’ye abim geldi ilk önce, Abdullah Adil Sirkecioğlu. 1994 yılında eski sanayide açtık dükkanı. Ben 1998’de evi taşıdım. İstanbul’daydım daha önce Perşembe Pazarındaydım. 1998’e kadar abime Karaköy’den yardımcı oldum. Ben geldikten sonra Silivri’deki fabrikalar çoğaldı. Sonra 2000 yılında Yeni Sanayi Sitesi bitti, Küçük Sanayi Sitesine taşındık. 20 senedir Küçük Sanayi Sitesindeyiz.
“FABRİKALARIN ÜRETİMİ İÇİN NE GEREKİTYORSA TEDARİK EDİYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Silivri Teknik Malzeme ülkemizin sayılı tedarikçi firmaları arasında gösteriliyor. Bilmeyenler için kimlere ne tedarik ediyorsunuz, bilgi verebilir misiniz?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Üretim yapan her türlü sektöre malzeme tedariği sağlıyoruz. Teknik malzeme anlamında tabi. Rulman, kayış, kasnak, dişli, zincir. Muhtelif bayiliklerimiz var bizim. Yani bir fabrikanın üretimi için ne gerekiyorsa elimizde bulundurmaya çalışıyoruz. Çok aksiyonlu bir sektör. Herkesin işi acil bizde biliyorsunuz. Biz gecede geliyoruz, cumartesi pazarda geliyoruz yeter ki elimizde malzeme olsun. Fakat teknoloji devamlı değiştiği için fabrikadaki makineler hep aynı kalmıyor değişiyor, onlar değiştikçe bir önceki stoğu bizde atıl kalıyor. Yeni makineden ne çıkacağını bilmiyoruz. İhracat yapan fabrikaların da ufacık bir keçe yüzünden ihracatı aksatmaması için gece de geliyoruz. 24 saat neredeyse hizmet veriyoruz denilebilir.
“REDÜKTÖRDE YERLİ ÜRETİMİMİZ ÇOK İYİ, YURTDIŞI İHRACATIMIZ ÇOK”
Turhan ALYAKUT: Peki sizin bu tedariğini sağladığınız teknik malzemeler burada üretilenler mi daha çok yoksa yurtdışından gelip de siz mi satıyorsunuz? Ağırlık nasıl?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Ağırlık yurtdışı. Redüktör yerli. Bunlar yurtdışından da geliyor aynı zamanda. Yerli üretimimiz çok iyi, çok kaliteli olduğu için yurtdışı ihracatımız çok. Ama hakikaten redüktör de biz dünya çapında çok iyi yerlere geldik. Avrupa’ya, bütün dünyaya ihracatımız var. Yurtdışında da çok büyük, bilinen markalar var. Rulman çok büyük bir sektör. Türkiye’de üretilip ihraç ediliyor. Mesela benim evimdeki çamaşır makinesi, bulaşık makinesi bozulduğu zaman servisten gelen arkadaşlar “Abi senin makinen ne takalım?” diye soruyor. Belli markalara sırf marka diye fazla para veriyoruz. Böyle bir rahatsızlığımız var bizim.
“GETİRİLEN VERGİ VE FONLAR KAOS YARATTI”
Turhan ALYAKUT: Koronavirüs nedeniyle yurtdışından edindiğiniz ürünlerin gelişinde bir takım aksamalar oldu mu? Pandemi sizin sektörünüzü nasıl etkiledi?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Bütün rulmanlar yurtdışından geliyor fakat Türkiye’de maşallah öyle stok var ki ülkemize pandemi döneminde kapıların kapanması ve belli bir süre mal gelememesi çok etkilemedi aslında. Şimdi dert ne burada? Vergiler kondu biliyorsunuz. Yerliyi korumak için yeni fonlar, yeni vergiler getirildi. Eylül’e kadar dendi. Eylül’e kadar hiç kimse mal çekmedi. Fakat vergiler, fonlar Aralık sonuna kadar uzatılınca bir kaos yarattı. İthalatçı korkuyor. Yüksek maliyetle malzemeyi getiriyor, birden bire vergi düşerse bu seferde rekabete uyamıyor. Böyle bir sıkıntı yaşanıyor şu anda. Ama Türkiye’de Allah’a şükür çok uzun zamandır mal darlığı görmedik. Bir şekilde dönüyor yani, bu kadar ithalata rağmen.
“DÖVİZDEKİ DALGALANMALAR NEDENİYLE FİYAT İSTİKRARI NOKTASINDA SIKINTILAR YAŞIYORUZ”
Turhan ALYAKUT: Sektörünüzün kuşkusuz bir takım sorunları da vardır? Ne yaşıyorsunuz sorun olarak?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Malzemeden yana değil, bir şekilde tedariği hallediyoruz ama dövizdeki oynaklıklar bizi fiyatta istikrarsız hale getiriyor. Çok yaşadık bu dönemde biz bunu. Aynı malzemeyi verdiğimiz fabrikayı düşünün; 10 liraya verdiğiniz ertesi hafta 10 buçuk lira oluyor. Bunu müşteriye anlatmakta zorlanıyoruz. Halbuki fiyatın bizimle hiçbir ilgisi yok. Bir de biz sadece Silivri’ye hitap etmiyoruz, bütün Türkiye’ye malzeme veriyoruz. Ezelden beri böyle. Biraz iş bilgisi, biraz bayiliklerin fazlalığıyla ilgili. Bu konuda sıkıntı yaşadık yani fiyat istikrarımız bozuldu. Ne satıyorsak hırdavat da işin içinde hepsi dövize bağlı. Bir de ben elimden geldiğince bizim bölgedeki fabrikaların ürettiği malları satmaya da çalışıyorum çünkü sattığım fabrikalar da bizim bölgedeki fabrikalar ama genelde birbirlerinden haberleri olmuyor. Silivri İş Adamları Derneği’nin en büyük avantajı bu aslında. Bizim birbirimiz arasındaki dayanışmayı artırmamız lazım. Hakan Başkan bu konuda elinden geleni yapıyor.
“İŞ YERİMİZDE ÇALIŞANLARLA BİR AİLE GİBİYİZ”
Turhan ALYAKUT: Allah bağışlasın, bir oğlunuz var. Oğlunuzun bu işlerle bir ilgisi var mı?
Fazıl SİRKECİOĞLU: İlgisi olmasını isterdim ama o farklı bir sektörü seçti. Abimin 2 oğlu, 2 kızı var Allah bağışlasın. Ufağı bizim dükkanda, Emirhan. Onu alabildik sadece. Diğerlerinin hepsi okudu, kendi istedikleri meslekleri yapıyorlar. Biz isterdik ama bizim istememizle olmuyor işte ama biz memnunuz, iş yerimizde çalışan arkadaşlar hepsi bizim evladımız gibi. Bir de bizde en yeni çalışan 10 senelik. Bizim işte vasıflı eleman bulabilmek çok zor, kendimiz yetiştirmek zorundayız. Onun için öyle bir şikayetimiz yok çok şükür aile gibiyiz. Belli bir mesafe aldık. Ben 1998’den bu yana geldiğimden beri çok uğraşıyorum bu işle. Silivri aslında çok güzel hizmet verebilecek kapasiteye geldi. Eskisi gibi değil. Gurur duyulacak bir ilçemiz var.
“HUKUĞU BİTİRSEYDİM DE SEVDİĞİM İŞİ YAPARDIM”
Turhan ALYAKUT: Gençlere çalışma hayatlarıyla ilgili henüz başlamamış olsalar bile iş dünyasında tecrübeli bir büyükleri olarak neler önerirsiniz?
Fazıl SİRKECİOĞLU: Hayat sizi istemediğiniz yerlere götürebiliyor ama insanlar sevdiği işi yaparsa çok başarılı oluyor. Ben aynı zamanda 1983 İstanbul Hukuk girişliyim. 5 sene okudum bitiremedim. Son sınıftan 3 dersim kaldı. Ben fakülteyi bitirsem de inanın yapacağım iş buydu benim. Yani benim sevdiğim iş bu. O yüzden zevk alıyorum.
“TİCARET AHLAKINA ÖNEM VERİRİM”
1980 yılında Perşembe Pazarında başladım. Rahmetli ustam bana ilk olarak, “Fazıl dükkanda 3 şey azalmayacak. 1, çay faturası. 2, yemek faturası. 3, telefon faturası.” demişti. Bunlar hep benim kulağıma küpe oldu. Yaşayarak anlamak zaman alıyor. Eskiler bir şey söylerken boşuna söylemiyorlar ama hemen idrak edilmiyor, gençlikte de öyle bir dert var. Sıkıntı burada. Büyükler ne demek istiyor kısmını o anda düşünebilsek daha erken yol alabiliriz. Bir de mesela rahmetli ustam, “Fazıl bir müşteriyi bir kere kazıklarsın, istisna iki olur ama üç olmaz; müşteriyi kaybedersin, hep kazan az kazan” derdi. Bu düsturlarla yetiştiğimiz için onları da devam ettirmeye çalışıyoruz. Beraber çalıştığım arkadaşlarımla da paylaşıyorum bunları. 40 yıldır Allah’a şükür hiçbir müşterimin önünde başımı eğmedim. Çok rahat bütün fabrikalara kendi fabrikammış gibi girebiliyorum, öyle de görüyorum zaten. Onların yerine kendimi koyarak çalışmalarımızı yürütüyorum. Niye? O fabrika büyüdükçe ben büyüyeceğim çünkü… Bizim genel sıkıntımız ticarette esasında bu.
TEŞEKKÜR VE KAPANIŞ
Turhan ALYAKUT: Sohbetimizin sonuna geldik. Yayınımıza geldiğiniz için teşekkür ediyoruz.
Fazıl SİRKECİOĞLU: Ben teşekkür ediyorum, yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
YORUMLAR