Kırkıcı, AK Parti ve MHP Oylarıyla Reddedilen İBB'nin Cemevi Kararını Silivri Meclisi'ne Taşıdı
CHP Grup Sözcüsü Süheyl Kırkıcı, CHP ve İYİ Parti tarafından teklif edilen ‘Cemevlerine ibadethane statüsü verilsin’ önergesinin İBB Meclisi’nde AK Parti ve MHP’li üyeler tarafından reddedilmesini bugün görüşülen Şubat ayı Silivri meclis toplantısına sitem dolu sözlerle taşıdı. MHP Grup Sözcüsü Filiz Güler ve Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi hususunun İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin görev ve yetki alanında olmadığını vurguladı.
Editör: Yaz Dostum
03 Şubat 2020 - 18:22 - Güncelleme: 03 Şubat 2020 - 19:06
İBB Meclisi’nde CHP ve İYİ Parti’nin İstanbul’daki cemevlerinin “ibadethane” olarak tanınması için sunduğu teklif, çoğunluğu elinde bulunduran AKP ve MHP grubu tarafından reddedildi. CHP Grup Sözcüsü Süheyl Kırkıcı aynı zamanda Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi Başkanı Süheyl Kırkıcı bu konuyu Silivri Meclisi’ne taşıdı ve “Değerli arkadaşlar, sevgili Başkanım bu inancın milyonlarca taraftarı varsa bu ülkede ve bu ülkenin asli ve tarihi bir sorunu haline gelmişse bu sorununun çözümü hepimizin görevi olması gerekmez mi?” diye bir soru yöneltti. MHP Grup Sözcüsü Filiz Güler ve Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Kırkıcı’ya verdiği yanıtta meclisin Cemevlerine ibadethane statüsü verme yetkisi olmadığını savundu.
KIRKICI: ALEVİLER EN TEMEL İNSAN HAKKINDAN MAHRUM EDİLİYOR
Kırkıcı, konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti: “Şimdi konuşacağım şeyi lütfen kimse farklı anlamda anlamasın. Biraz duygusal bir yaklaşım. Yıllar öncesinde Silivri’den gruplar halinde insanlar toplantı yerinde saatler öncesinden bir araya geliyorlar İstanbul’a kimi zaman Ok Meydanı’na, kimi zaman Garipçe’ye nerede varsa Cemevlerine gidiyorlardı. Amaçları yalnızca ibadet etmekti ve bu insanlar bir avuç insan değildi; binlerce, onbinlerce insandı. Türkiye’nin her yerinde benzer sorunu yaşayan bu inancın sahipleri kendi ibadethanelerine gidip ibadet etme eylemini yaşıyorlardı. Yani en temel insan hakkı olan, en temel evrensel hak olan ibadet etme hakkını yaşama geçirme adına böyle bir imkansızlıklar sürecinden geçiyorlardı.
“BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ HEPİMİZİN GÖREVİ DEĞİL Mİ?”
Daha sonra binalar kuruldu, araziler tahsis edildi, belli bir noktaya geldik ama değerli arkadaşlar, sevgili Başkanım bu inancın milyonlarca taraftarı varsa bu ülkede ve bu ülkenin asli ve tarihi bir sorunu haline gelmişse bu sorununun çözümü hepimizin görevi olması gerekmez mi? ‘Siz ibadetinizi evinizde yapın ya da siz ibadet etmeyin ya da şurada değil burada ibadet edin’ denilebilir mi? Böyle bir hak kimde olabilir? İbadet edilen yerin ibadethane olup olmayacağı ancak ibadet edenlerin verebileceği bir karardır. Yani kimsenin bunu kendine bir görev üstlenmemesi gerekir. Yüzyıllardır böyledir ve böyle devam edecek.
“SONUCU BELLİ BİR OYLAMAYDI”
Bizim İBB Meclisi’ne gelen önergenin reddedilmesine üzülüyorum ama çok da kızmıyorum çünkü sonucu belli olan bir oylamaydı. Zaten bir oylamayla bir inancın yerinin ibadethane sayılıp sayılmayacağını düşünmek ne kadar vicdanidir ki?
“SEÇİM ZAMANI SÖZ VERİLİYOR SONRA TUTULMUYOR”
Biz burada kimseye kızmıyoruz, kimseyi de bu sorunun bir parçası olarak bu sorunun içine çekmek de istemiyoruz. Devletimiz bu konudaki duruşunu zaten uygulamalarla, her şeyiyle bize hissettirdiği bir dönem yaşanıyor. Her ne kadar seçim zamanlarında gelip de, ‘Biz bu sorunu çözdük, çözüyoruz, hemen seçim sonrası’ dense ve bunu bir türlü yaşama geçirmeseler de kimseye yine de kızmıyoruz. Bu sürecin ne kadar içinde olduğunuzu aslında bu sorunun sizler tarafından da çok kolaylıkla çözebileceğini söylediğinizi, içinizden öyle bir duygu geçirdiğinizi biliyorum.
“BU KARAR KABUL EDİLSEYDİ EŞİTSİZLİK ŞİKAYETLERİ AZALIRDI”
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bu karar geçseydi ne olurdu? Ne olurdu biliyor musunuz? Yüzyıllardır ötelendiğini hisseden bu topluluk ‘Ya bizi de önemsiyorlar’ diye bir algı doğabilirdi. Ya da zaman zaman hepimizi yaralayan duvarlara yazı yazılması, işaretler konulması belki biraz daha azalabilirdi. Ya da bazı din adamlarımızın, bazı yetkili ağızların vicdanımızı kanatacak nitelikteki konuşmaları belki biraz daha azalabilirdi. Böyle bir faydası olabilirdi. Bu da önemli değil mi?
“ALEVİ YURTTAŞLARIN EŞİT YURTTAŞLIK TALEBİNİN KARŞILANMASI GEREKİYOR”
Talep ettiğimiz elektrik su faturalarının ödenmesi ya da temizlik hizmetlerinin görülmesi değil ki. Asla öyle bir talebimiz yok ki bizim. Onları biz fazlasıyla yaparız. Binamızı da yaparız değerli arkadaşlar. Esas olan eşit yurttaşlık noktasında hepimizin birbirimize bu tarihsel saygıyı ve tarihsel vicdani görevi göstermesini beklemektir. Ben iyi niyetinizden asla şüphe etmiyorum. Hepinizin de benzer şeyler düşündüğünü biliyorum ama bu sorunun artık çözüme kavuşturulması gerekiyor. Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar bizim muradımız bu. Bu sorununun çözümü noktasında Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisi sınırlı, yok, Büyük Millet Meclisi’nin yetkisi çerçevesinde. Umarım hepimizin mücadelesi ama bizden daha çok bu inancın dışında olan insanların mücadelesinin bu sorununun çözümünü getireceğini düşünüyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
GÜLER: BU KARAR İBB MECLİSİ’NDE ALINACAK BİR KARAR DEĞİL
Kırkıcı’nın konuşmasına istinaden söz alan MHP Grup Sözcüsü Filiz Güler ise konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Süheyl kardeşimiz kendince duygusal bir konuşma yaptı fakat Cemevi’nin ibadet statüsüne kavuşması kararı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde alınacak bir karar değil. Bu hükümetin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tekelinde olan bir durum. Bununla ilgili inanıyorum ki çalışmalar yapılıyordur ve CHP’li milletvekilleri de bu konuda çalışmalarını sürdürüyordur diye düşünüyorum.
“HEPİMİZ KARDEŞİZ”
Biz Alevi Sünni, Hanefi Şafi diye bir ayrım yapmıyoruz. Hepimiz kardeşiz. Ayrıştırma yapma noktasında asla olmadık, olamayız da. Ayrıştırma yapacakların da sürekli karşısında dururuz çünkü bizim için öncelik insan, Allah’ın yarattığı kul daha sonrasında da kardeşliktir. O yüzden Alevi kardeşlerimizin her zaman yanlarında ve destekçisiyiz ama bu konuların sanki bir eyalet sisteminde yönetiliyormuşçasına şehirden şehire, vilayetten vilayette onların meclisinde alınacak bir karar olmadığını düşünüyoruz. Bununla ilgili dediğim gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çalışmalar yapılır, gereken kanun önergeleri verilir, ona göre değerlendirmeleri yapılır. Hakkınızda hayırlısı olsun diye düşünüyorum.”
YILMAZ, CEMEVLERİNE İBADETHANE STATÜSÜ VERİLMESİ KONUSUNUN BELEDİYE MECLİSİNİN GÖREV VE YETKİ ALANINDA OLMADIĞINI SAVUNDU
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz ise bu konudaki görüşlerini şöyle dile getirdi: “Cemevlerini ibadethane statüsüne kazandırmak maalesef ki Silivri ilçe belediyesinin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de elinde değil. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki siyasi partilerin bir araya gelip bir yasal düzenleme yapılmasına ihtiyaç var. Ben o gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde de söyledim. Söylediğim yanlış anlaşılmadı ama bu konuda buraların ibadethane statüsüne dönüştürülmesindeki muradınızın ne olduğunu sormuştum Doğan beye. Doğan bey sonraki konuşmada beni yanlış anladığını da ifade etti.
“CAMİ İLE CEMEVİ’NİN BİRBİRİNİN RAKİBİ HALİNE GETİRİLMESİ TÜRKİYE İÇİN SON DERECE TEHLİKELİ BİR DURUM OLABİLİR”
Ben şu an Cami ile Cemevinin birbirinin karşısında birbirinin rakibi haline getirilmesinin Türkiye için son derece tehlikeli bir durum olduğunu düşünüyorum. Türkiye çok acı tecrübeler yaşadı geçmiş yıllarda. Tabi ki Alevi yurttaşların bütün taleplerinin karşılanması lazım, onda hemfikiriz. Onların isteklerinin kabul edilmesi de gerekir.
“TBMM ÇATISI ALTINDA YAPILACAK BİR YASAL DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR”
O günkü Büyükşehir Belediye Meclisi’nde MHP Grubu ve AK Parti Grubu adına söylediğimiz şuydu; ‘Biz iyi niyet oylamasından öteye gitmeyecek ve konuları popülizm ve biraz da sulandırma noktasına indirebilecek bu takım oylamaların yapılmaması gerektiğini ama Cemevlerinin ne ihtiyacı varsa İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanmasına onay vereceğimizi söyledik. Onun için ben bu konuda yasa yapıcı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuda bir yasal düzenlemeyle Alevi yurttaşlarımızın taleplerinin tamamını inşallah karşılayacağını düşünüyorum.”
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
KIRKICI: ALEVİLER EN TEMEL İNSAN HAKKINDAN MAHRUM EDİLİYOR
Kırkıcı, konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti: “Şimdi konuşacağım şeyi lütfen kimse farklı anlamda anlamasın. Biraz duygusal bir yaklaşım. Yıllar öncesinde Silivri’den gruplar halinde insanlar toplantı yerinde saatler öncesinden bir araya geliyorlar İstanbul’a kimi zaman Ok Meydanı’na, kimi zaman Garipçe’ye nerede varsa Cemevlerine gidiyorlardı. Amaçları yalnızca ibadet etmekti ve bu insanlar bir avuç insan değildi; binlerce, onbinlerce insandı. Türkiye’nin her yerinde benzer sorunu yaşayan bu inancın sahipleri kendi ibadethanelerine gidip ibadet etme eylemini yaşıyorlardı. Yani en temel insan hakkı olan, en temel evrensel hak olan ibadet etme hakkını yaşama geçirme adına böyle bir imkansızlıklar sürecinden geçiyorlardı.
“BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ HEPİMİZİN GÖREVİ DEĞİL Mİ?”
Daha sonra binalar kuruldu, araziler tahsis edildi, belli bir noktaya geldik ama değerli arkadaşlar, sevgili Başkanım bu inancın milyonlarca taraftarı varsa bu ülkede ve bu ülkenin asli ve tarihi bir sorunu haline gelmişse bu sorununun çözümü hepimizin görevi olması gerekmez mi? ‘Siz ibadetinizi evinizde yapın ya da siz ibadet etmeyin ya da şurada değil burada ibadet edin’ denilebilir mi? Böyle bir hak kimde olabilir? İbadet edilen yerin ibadethane olup olmayacağı ancak ibadet edenlerin verebileceği bir karardır. Yani kimsenin bunu kendine bir görev üstlenmemesi gerekir. Yüzyıllardır böyledir ve böyle devam edecek.
“SONUCU BELLİ BİR OYLAMAYDI”
Bizim İBB Meclisi’ne gelen önergenin reddedilmesine üzülüyorum ama çok da kızmıyorum çünkü sonucu belli olan bir oylamaydı. Zaten bir oylamayla bir inancın yerinin ibadethane sayılıp sayılmayacağını düşünmek ne kadar vicdanidir ki?
“SEÇİM ZAMANI SÖZ VERİLİYOR SONRA TUTULMUYOR”
Biz burada kimseye kızmıyoruz, kimseyi de bu sorunun bir parçası olarak bu sorunun içine çekmek de istemiyoruz. Devletimiz bu konudaki duruşunu zaten uygulamalarla, her şeyiyle bize hissettirdiği bir dönem yaşanıyor. Her ne kadar seçim zamanlarında gelip de, ‘Biz bu sorunu çözdük, çözüyoruz, hemen seçim sonrası’ dense ve bunu bir türlü yaşama geçirmeseler de kimseye yine de kızmıyoruz. Bu sürecin ne kadar içinde olduğunuzu aslında bu sorunun sizler tarafından da çok kolaylıkla çözebileceğini söylediğinizi, içinizden öyle bir duygu geçirdiğinizi biliyorum.
“BU KARAR KABUL EDİLSEYDİ EŞİTSİZLİK ŞİKAYETLERİ AZALIRDI”
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde bu karar geçseydi ne olurdu? Ne olurdu biliyor musunuz? Yüzyıllardır ötelendiğini hisseden bu topluluk ‘Ya bizi de önemsiyorlar’ diye bir algı doğabilirdi. Ya da zaman zaman hepimizi yaralayan duvarlara yazı yazılması, işaretler konulması belki biraz daha azalabilirdi. Ya da bazı din adamlarımızın, bazı yetkili ağızların vicdanımızı kanatacak nitelikteki konuşmaları belki biraz daha azalabilirdi. Böyle bir faydası olabilirdi. Bu da önemli değil mi?
“ALEVİ YURTTAŞLARIN EŞİT YURTTAŞLIK TALEBİNİN KARŞILANMASI GEREKİYOR”
Talep ettiğimiz elektrik su faturalarının ödenmesi ya da temizlik hizmetlerinin görülmesi değil ki. Asla öyle bir talebimiz yok ki bizim. Onları biz fazlasıyla yaparız. Binamızı da yaparız değerli arkadaşlar. Esas olan eşit yurttaşlık noktasında hepimizin birbirimize bu tarihsel saygıyı ve tarihsel vicdani görevi göstermesini beklemektir. Ben iyi niyetinizden asla şüphe etmiyorum. Hepinizin de benzer şeyler düşündüğünü biliyorum ama bu sorunun artık çözüme kavuşturulması gerekiyor. Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar bizim muradımız bu. Bu sorununun çözümü noktasında Büyükşehir Belediyesi’nin yetkisi sınırlı, yok, Büyük Millet Meclisi’nin yetkisi çerçevesinde. Umarım hepimizin mücadelesi ama bizden daha çok bu inancın dışında olan insanların mücadelesinin bu sorununun çözümünü getireceğini düşünüyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
GÜLER: BU KARAR İBB MECLİSİ’NDE ALINACAK BİR KARAR DEĞİL
Kırkıcı’nın konuşmasına istinaden söz alan MHP Grup Sözcüsü Filiz Güler ise konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Süheyl kardeşimiz kendince duygusal bir konuşma yaptı fakat Cemevi’nin ibadet statüsüne kavuşması kararı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde alınacak bir karar değil. Bu hükümetin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tekelinde olan bir durum. Bununla ilgili inanıyorum ki çalışmalar yapılıyordur ve CHP’li milletvekilleri de bu konuda çalışmalarını sürdürüyordur diye düşünüyorum.
“HEPİMİZ KARDEŞİZ”
Biz Alevi Sünni, Hanefi Şafi diye bir ayrım yapmıyoruz. Hepimiz kardeşiz. Ayrıştırma yapma noktasında asla olmadık, olamayız da. Ayrıştırma yapacakların da sürekli karşısında dururuz çünkü bizim için öncelik insan, Allah’ın yarattığı kul daha sonrasında da kardeşliktir. O yüzden Alevi kardeşlerimizin her zaman yanlarında ve destekçisiyiz ama bu konuların sanki bir eyalet sisteminde yönetiliyormuşçasına şehirden şehire, vilayetten vilayette onların meclisinde alınacak bir karar olmadığını düşünüyoruz. Bununla ilgili dediğim gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çalışmalar yapılır, gereken kanun önergeleri verilir, ona göre değerlendirmeleri yapılır. Hakkınızda hayırlısı olsun diye düşünüyorum.”
YILMAZ, CEMEVLERİNE İBADETHANE STATÜSÜ VERİLMESİ KONUSUNUN BELEDİYE MECLİSİNİN GÖREV VE YETKİ ALANINDA OLMADIĞINI SAVUNDU
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz ise bu konudaki görüşlerini şöyle dile getirdi: “Cemevlerini ibadethane statüsüne kazandırmak maalesef ki Silivri ilçe belediyesinin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de elinde değil. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki siyasi partilerin bir araya gelip bir yasal düzenleme yapılmasına ihtiyaç var. Ben o gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde de söyledim. Söylediğim yanlış anlaşılmadı ama bu konuda buraların ibadethane statüsüne dönüştürülmesindeki muradınızın ne olduğunu sormuştum Doğan beye. Doğan bey sonraki konuşmada beni yanlış anladığını da ifade etti.
“CAMİ İLE CEMEVİ’NİN BİRBİRİNİN RAKİBİ HALİNE GETİRİLMESİ TÜRKİYE İÇİN SON DERECE TEHLİKELİ BİR DURUM OLABİLİR”
Ben şu an Cami ile Cemevinin birbirinin karşısında birbirinin rakibi haline getirilmesinin Türkiye için son derece tehlikeli bir durum olduğunu düşünüyorum. Türkiye çok acı tecrübeler yaşadı geçmiş yıllarda. Tabi ki Alevi yurttaşların bütün taleplerinin karşılanması lazım, onda hemfikiriz. Onların isteklerinin kabul edilmesi de gerekir.
“TBMM ÇATISI ALTINDA YAPILACAK BİR YASAL DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR”
O günkü Büyükşehir Belediye Meclisi’nde MHP Grubu ve AK Parti Grubu adına söylediğimiz şuydu; ‘Biz iyi niyet oylamasından öteye gitmeyecek ve konuları popülizm ve biraz da sulandırma noktasına indirebilecek bu takım oylamaların yapılmaması gerektiğini ama Cemevlerinin ne ihtiyacı varsa İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanmasına onay vereceğimizi söyledik. Onun için ben bu konuda yasa yapıcı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuda bir yasal düzenlemeyle Alevi yurttaşlarımızın taleplerinin tamamını inşallah karşılayacağını düşünüyorum.”
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
YORUMLAR