Luppo'yu üreten Şölen işçisi kadınlar konuştu: Tüm gün aynı maskeyle üretim yaptırılıyor
Luppo'yu üreten Şölen işçisi kadınlar konuştu: "Virüsten sonra bir şey değişmedi, yine yan yana aynı hızda de¬vam ediyor üretim. Ürettiklerimiz temel ihtiyaç değil..."
Editör: Yaz Dostum
14 Nisan 2020 - 18:24
Sokağa çıkma yasağının son iki saat kala ilan edilmesiyle panik halinde ihtiyaçlarını gidermeye çalışan halk arasında elinde Luppo paketiyle görüntülenen kişi gündem oldu.
Ancak Luppo’yu üreten Şölen işçilerinin sokağa çıkma yasağına rağmen, sağlıksız koşullarda çalışıyor olmaları ne yazık ki Türkiye gündemine giremedi.
Evrensel'den Hilal Tok'un haberine göre, çoğunluğu kadın, neredeyse 700 kişinin çalıştığı Şölen fabrikası marka tanıtımında insana ne kadar değer verdiklerinin altını çizerek “İşin odağına her zaman insanı koyan Şölen” diyor kendisi için.
Atıştırmalıklar, çocuk ürünleri, hediyelik/ikramlık çikolatalar, şekerlemeler üretiyorlar. Temel ihtiyaç kategorisinde yer alan ürünler üretmiyor olmasına rağmen işçiler pandemi sürecinde yeterli tedbir olmadan hastalık riskiyle karşı karşıya çalışıyor. İşçilerin ifadesine göre üretimin valiliğin izniyle devam ediyor olmasının gerekçesi, çikolatanın hızlı bozuluyor oluşu…
"TÜM GÜN AYNI MASKEYLE ÜRETİM YAPIYORUZ"
Luppo kadar kendilerinin bu süreçte çalışmak zorunda olmalarının da gündem edilmesini isteyen işçi kadınlardan biri şöyle özetliyor durumu:
“Şu an çalışma devam ediyor, bazı arkadaşlarımız 12 saat falan çalışmak zorunda kalıyorlar. Bir şey diyemiyorlar. Biz şimdi iş yerinde bitişik çalışıyoruz, tamam maske falan takıyoruz ama bir maske ile akşama kadar idare edin diyorlar. Biz de bir maske ile zorlanıyoruz, gün içinde hapşırma/öksürme oluyor, yemekhaneye gidip geliyoruz, onu tüm gün kullanmak zorundayız. Ayrıca kıyafetlerimiz içeride yıkanıyor, tüm işçilerin kıyafetleri bir makinenin içinde, nasıl temizlendiği belli değil, haftada en fazla iki sefer yıkanıyor, giyiyorsun normalde çıkan çikolata lekesi çıkmamış, kötü kokuyor. Evlerimize götürüp yıkamamıza izin vermiyorlar, burada da temiz yıkanmıyor. İtiraz ettik ama dinlemediler. ‘Bir şey olmaz, gerekli önlemler alınıyor’ diyorlar.”
GECE SERVİSLERİ TIKLIM TIKIŞ
“Bir şeye karşı çıktığında hemen tutanak tutuyorlar, üçüncü tutanakta da işten atıyorlar” diyen Luppo işçisi kadın, servislerde fiziksel mesafeye uyulması gerektiğine ilişkin açıklanan tedbirlere rağmen fabrika servisindeki durumu şöyle anlatıyor: “Servislerde gündüzleri göz boyamak için tekli oturtuyorlar ama geceleri ikili üçlü derken bir bakıyoruz ayakta gittiğimiz oluyor. Söylüyoruz itiraz ediyoruz ama boş. Düşünmüyorlar yani.”
Bir başka kadın işçi ise “Fabrikada günde bir kere maske veriyorlar, servislerde maske yok, ya kendimiz para verip alıyoruz, ya da takılmıyor. Servislerden inince elimizi oraya buraya vuruyoruz. Kaygılıyız” diyor.
"DİP DİBE ÇALIŞIYORUZ"
Fabrikada ateşlenen, öksüren işçilerin de olduğunu ancak o işçilere test yapılmadığını aktaran kadın işçiler tepki gösterince “İşinize gelmiyorsa çalışmayın” dayatmasıyla karşılaştıklarını ifade ediyorlar.
“Bu süreçte rapor almamıza da karşı çıkıyorlar. İnsanların halinden anlamıyorlar, hasta olana inanmıyorlar zaten. İnsanın bir nedeni var ki rapor alıyor. Ateşleneni eve gönderiyorlar, hiç bilemiyoruz işte virüs var mı yok mu, test yapılmıyor çünkü, bize de bilgisi verilmiyor. Fabrikada bir doktorun olması daha iyi olur ama şu anda o da yok. Önceden haftada 1 gün ya da 2 gün gelirdi ama şimdi gidiyoruz, odası sürekli kilitli. Patronlar müdürler hiç gelmiyorlar, arada geldiklerinde üretim alanına girmiyorlar, odalarından çıkmıyorlar. Mühendisler bile gidip gelmiyor artık yanımıza. Onlar odalarından çıkmıyor ama biz burada dip dibe çalışıyoruz. Bir sigara odası var küçücük, içeride 70 kişi birlikte sigara içiyor” diyerek tedbirlerin yetersizliğine dikkat çekiyor işçiler.
AĞIR BASAN KAYGI: YARIN NE OLACAK?
Kaygı ve korkuyla çocuklarının, ailelerinin yanına giden işçilerin talebi bu süreçte üretime ara verilip ücretli izne çıkabilmek:
“Virüsten sonra bir şey değişmedi, yine yan yana aynı hızda devam ediyor üretim. Ürettiklerimiz temel ihtiyaç değil, talebimiz hiç değilse birkaç hafta da olsa bizi ücretli izne göndermeleri… Ücretsiz izin istemiyoruz çünkü zaten halimiz ortada, perişan oluruz. Çalışırken sürekli kaygılıyız, yanımızda çalışan kadında ‘Acaba virüs var mı, yok mu’ diye düşünüyoruz. Elimiz birbirine değiyor illaki, hızlı ve yan yana üretim yaparken. Acaba virüs bulaştı mı diye düşüncelere kapılıyor insan. İnsan korkuyor işte. İşçilerin durumu çok kötü, gün geliyor ağlayanlar da oluyor, korkuyorlar işyerine gidip gelirken; ‘Acaba çocuğuma bulaşır mı, ben de var mı?’ diye insan endişe içinde.
İşçilerin anlatımından “İşin odağına her zaman insanı koyduğunu” vurgulayan Şölen’in odağında yalnızca kâr olduğu ortaya çıkıyor. Bir de ortada ki: Yarınını bilememe haliyle belki de ‘Ne olur ne olmaz’ diyerek Luppo’yla fotoğraflanan kişiyle, yine yarınını kurtarmak için Luppo üreten işçinin virüs kaygısına ağır basan kaygılar var hayatlarında; “Aç kalmamak, en ucuzuyla/en tehlikeli haliyle karnını doyurabilmek…”
Evrensel gazetesinin verdiği bilgiye göre, iddialara ilişkin Şölen ile görüşmeye çalışıldı ancak, mail ve telefona dönüş olmadığı için yanıt alınamadı.
Kaynak: Gerçek Gündem
Ancak Luppo’yu üreten Şölen işçilerinin sokağa çıkma yasağına rağmen, sağlıksız koşullarda çalışıyor olmaları ne yazık ki Türkiye gündemine giremedi.
Evrensel'den Hilal Tok'un haberine göre, çoğunluğu kadın, neredeyse 700 kişinin çalıştığı Şölen fabrikası marka tanıtımında insana ne kadar değer verdiklerinin altını çizerek “İşin odağına her zaman insanı koyan Şölen” diyor kendisi için.
Atıştırmalıklar, çocuk ürünleri, hediyelik/ikramlık çikolatalar, şekerlemeler üretiyorlar. Temel ihtiyaç kategorisinde yer alan ürünler üretmiyor olmasına rağmen işçiler pandemi sürecinde yeterli tedbir olmadan hastalık riskiyle karşı karşıya çalışıyor. İşçilerin ifadesine göre üretimin valiliğin izniyle devam ediyor olmasının gerekçesi, çikolatanın hızlı bozuluyor oluşu…
"TÜM GÜN AYNI MASKEYLE ÜRETİM YAPIYORUZ"
Luppo kadar kendilerinin bu süreçte çalışmak zorunda olmalarının da gündem edilmesini isteyen işçi kadınlardan biri şöyle özetliyor durumu:
“Şu an çalışma devam ediyor, bazı arkadaşlarımız 12 saat falan çalışmak zorunda kalıyorlar. Bir şey diyemiyorlar. Biz şimdi iş yerinde bitişik çalışıyoruz, tamam maske falan takıyoruz ama bir maske ile akşama kadar idare edin diyorlar. Biz de bir maske ile zorlanıyoruz, gün içinde hapşırma/öksürme oluyor, yemekhaneye gidip geliyoruz, onu tüm gün kullanmak zorundayız. Ayrıca kıyafetlerimiz içeride yıkanıyor, tüm işçilerin kıyafetleri bir makinenin içinde, nasıl temizlendiği belli değil, haftada en fazla iki sefer yıkanıyor, giyiyorsun normalde çıkan çikolata lekesi çıkmamış, kötü kokuyor. Evlerimize götürüp yıkamamıza izin vermiyorlar, burada da temiz yıkanmıyor. İtiraz ettik ama dinlemediler. ‘Bir şey olmaz, gerekli önlemler alınıyor’ diyorlar.”
GECE SERVİSLERİ TIKLIM TIKIŞ
“Bir şeye karşı çıktığında hemen tutanak tutuyorlar, üçüncü tutanakta da işten atıyorlar” diyen Luppo işçisi kadın, servislerde fiziksel mesafeye uyulması gerektiğine ilişkin açıklanan tedbirlere rağmen fabrika servisindeki durumu şöyle anlatıyor: “Servislerde gündüzleri göz boyamak için tekli oturtuyorlar ama geceleri ikili üçlü derken bir bakıyoruz ayakta gittiğimiz oluyor. Söylüyoruz itiraz ediyoruz ama boş. Düşünmüyorlar yani.”
Bir başka kadın işçi ise “Fabrikada günde bir kere maske veriyorlar, servislerde maske yok, ya kendimiz para verip alıyoruz, ya da takılmıyor. Servislerden inince elimizi oraya buraya vuruyoruz. Kaygılıyız” diyor.
"DİP DİBE ÇALIŞIYORUZ"
Fabrikada ateşlenen, öksüren işçilerin de olduğunu ancak o işçilere test yapılmadığını aktaran kadın işçiler tepki gösterince “İşinize gelmiyorsa çalışmayın” dayatmasıyla karşılaştıklarını ifade ediyorlar.
“Bu süreçte rapor almamıza da karşı çıkıyorlar. İnsanların halinden anlamıyorlar, hasta olana inanmıyorlar zaten. İnsanın bir nedeni var ki rapor alıyor. Ateşleneni eve gönderiyorlar, hiç bilemiyoruz işte virüs var mı yok mu, test yapılmıyor çünkü, bize de bilgisi verilmiyor. Fabrikada bir doktorun olması daha iyi olur ama şu anda o da yok. Önceden haftada 1 gün ya da 2 gün gelirdi ama şimdi gidiyoruz, odası sürekli kilitli. Patronlar müdürler hiç gelmiyorlar, arada geldiklerinde üretim alanına girmiyorlar, odalarından çıkmıyorlar. Mühendisler bile gidip gelmiyor artık yanımıza. Onlar odalarından çıkmıyor ama biz burada dip dibe çalışıyoruz. Bir sigara odası var küçücük, içeride 70 kişi birlikte sigara içiyor” diyerek tedbirlerin yetersizliğine dikkat çekiyor işçiler.
AĞIR BASAN KAYGI: YARIN NE OLACAK?
Kaygı ve korkuyla çocuklarının, ailelerinin yanına giden işçilerin talebi bu süreçte üretime ara verilip ücretli izne çıkabilmek:
“Virüsten sonra bir şey değişmedi, yine yan yana aynı hızda devam ediyor üretim. Ürettiklerimiz temel ihtiyaç değil, talebimiz hiç değilse birkaç hafta da olsa bizi ücretli izne göndermeleri… Ücretsiz izin istemiyoruz çünkü zaten halimiz ortada, perişan oluruz. Çalışırken sürekli kaygılıyız, yanımızda çalışan kadında ‘Acaba virüs var mı, yok mu’ diye düşünüyoruz. Elimiz birbirine değiyor illaki, hızlı ve yan yana üretim yaparken. Acaba virüs bulaştı mı diye düşüncelere kapılıyor insan. İnsan korkuyor işte. İşçilerin durumu çok kötü, gün geliyor ağlayanlar da oluyor, korkuyorlar işyerine gidip gelirken; ‘Acaba çocuğuma bulaşır mı, ben de var mı?’ diye insan endişe içinde.
İşçilerin anlatımından “İşin odağına her zaman insanı koyduğunu” vurgulayan Şölen’in odağında yalnızca kâr olduğu ortaya çıkıyor. Bir de ortada ki: Yarınını bilememe haliyle belki de ‘Ne olur ne olmaz’ diyerek Luppo’yla fotoğraflanan kişiyle, yine yarınını kurtarmak için Luppo üreten işçinin virüs kaygısına ağır basan kaygılar var hayatlarında; “Aç kalmamak, en ucuzuyla/en tehlikeli haliyle karnını doyurabilmek…”
Evrensel gazetesinin verdiği bilgiye göre, iddialara ilişkin Şölen ile görüşmeye çalışıldı ancak, mail ve telefona dönüş olmadığı için yanıt alınamadı.
Kaynak: Gerçek Gündem
YORUMLAR