Sinan Özkan: "İmar Barışıyla, Kaçak Yapılaşma Ödüllendirildi!"
Sinan Özkan Mimarlık İnşaat Müşavirlik Kurucusu aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyesi Sinan Özkan; bugün İş Dünyası programında beklenen Marmara Depremine karşın gerekli hazırlıkların yapılmadığına dikkat çekti. Mimar Özkan’a göre İmar Barışı’nın sonuçları ağır olacak.
Editör: Yaz Dostum
10 Kasım 2020 - 18:59 - Güncelleme: 10 Kasım 2020 - 21:14
Sinan Özkan Mimarlık İnşaat Müşavirlik Kurucusu aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyesi Sinan Özkan; bugün Küpe FM’de kaydedilen İş Dünyası programında radyocu Turhan Alyakut’un konuğu oldu. Mimar Sinan Özkan yaklaşık 25 dakika süren yayın boyunca kendisine yöneltilen soruları tek tek cevapladı; 10 Kasım, mimarlık mesleği, Taksim Meydanı projesi ve iktidarın en çok tartışılan İmar Barışı düzenlemesi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Soru-cevap gelişen söyleşiyi bilgilerinize sunuyoruz;
“10 KASIM YAS GÜNÜ DEĞİL; O’NU FİKİRLERİYLE, İDEALLERİYLE ANLAMAK GÜNÜDÜR”
Turhan ALYAKUT: Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 82. yıl dönümünde konuğumuz sizsiniz. Öncelikle 10 Kasım dolayısıyla söylemek istedikleriniz varsa onları alarak başlamak isterim sohbetimize…
Sinan ÖZKAN: Tabi ki. Bu özel günde beni konuk ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Bugün 10 Kasım 2020. Atamızı sonsuzluğa uğurlayalı tam 82 yıl olmuş. 20. yüzyılın bütün önderlerince kabul edilen, çağın stratejik dehası Türk milletine nasip oldu. Bizlere manevi miras olarak akıl ve bilimi bırakan Mustafa Kemal Atatürk’ü bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyılda onun mirasına sadık kalarak ve sahip çıkarak anmamız gerekir. 10 Kasım yas günü değil; O’nu fikirleriyle, idealleriyle anlamak günüdür. Mustafa Kemal Atatürk gerçekten de yüzyılların nadir olarak yetiştirdiği bir dâhiydi. O’nun değerini bugün hala bağnazlıktan ve karanlıktan çıkamamış toplumları gördükçe çok daha iyi anlıyoruz. Bu topraklarda yaşamış, yaşayan ve yaşayacak herkesin O’na minnet borçlu olduğunu biliyoruz. Adını tarihe altın harflerle yazdırmış büyük lider, sonsuza kadar Türk milletinin kalbinde yaşayacak ve yaşatılacak.
“KENDİMİ BİLDİM BİLELİ MİMAR OLMAK İSTEMİŞİMDİR”
Turhan ALYAKUT: 10 Kasım’la ilgili düşüncelerinize katılmamak elde değil. İş Dünyası programımız kapsamında sizi tanımak isteriz. Siz mimarlık yapıyorsunuz ama mimarlık çocukluk hayaliniz mi yoksa ülke şartlarında puanınız oraya yettiği ya da aileniz istediği için mi mimarlığı tercih ettiniz merak ediyorum?
Sinan ÖZKAN: Mimar Sinan’ın yaptığı Süleymaniye Doğumevi’nde doğmam sebebiyle bana Sinan adı verilmiş. Ben ismimden etkilenmiş olmalıyım ki kendimi bildim bileli mimar olmak istemişim. O neden tüm tercihlerim sadece mimarlık üzerineydi. Başka bir meslek düşünmedim. İstanbul’da doğdum. Eğitim hayatımın tamamı da İstanbul’da geçti. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden mezun aldım. Çeşitli özel kuruluşlarda çalıştım. 1995 yılından beri de Silivri’de kendi ofisimdeyim. Mimarlık ve taahhüt işleriyle ilgileniyorum. Çeşitli firmalarda şantiye şefliği ve proje müdürlüğü yaptım. Meslek örgütümüz olan Mimarlar Odası’nda görev aldım, halen İstanbul Büyükkent Şube Denetleme Kurulu Üyesiyim. Aynı zamanda gurur duyduğumu da ifade etmek isterim, Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği üyesiyim. Evliyim. Mustafa Özkan adında babamın adını taşıyan bir oğlum var.
“OĞLUMUN MİMAR OLMASINI İSTERİM”
Turhan ALYAKUT: Allah bağışlasın. Acaba oğlunuzun ileride mimar olmasını düşünür müsünüz yoksa kararı ona mı bırakacaksınız?
Sinan ÖZKAN: Tabi ki ona bırakacağım ama olmasını tabi ki isterim. Ama benim gönlümde bir de tiyatro var. Ben mimar olmasaydım herhalde tiyatrocu olmak isterdim. Oğlum için ilk tercihim mimarlık, ikinci tercihim tiyatro olacaktır ama tabi karar onun olacaktır, şartların ne getireceğini bilemeyiz.
“MİMAR, YENİ BİNA TASARLAMA, ESKİ BİNALARI RESTORE ETME VE MEVCUT BİNALARI KULLANMANIN YENİ YOLLARINI GELİŞTİRME İLE SORUMLU OLAN KİŞİLERE VERİLEN MESLEKİ UNVANDIR”
Turhan ALYAKUT: Birçok insan mimarlıkla, mühendisliği karıştırıyor. Mimarlık nedir, ne değildir, bize anlatır mısınız?
Sinan ÖZKAN: Mimarlık evrensel bir meslek. İnsanlık tarihinin her döneminde önemli olmuş. Dünyanın en eski mesleği. Mimarlar yeni binayı ya da kenti tasarlarlar, eski binaları restore ederler. Mevcut binanın kullanımı ve gelişimiyle alakalı sorumlu olan kişilere verilen bir mesleki unvan. Mimarlık düşünce aşamasından yapının tamamlanma aşamasına kadar görev alır. Mühendislik bir konunun uzmanlığını gerektiren bir mesleki unvan. “Mimar her konuda bir şey bilir, mühendis bir konuda her şeyi bilir” diye bir tanımlama da vardır.
“KENTLER VE YAPILAR DEPREME HAZIR HALE GETİRİLMEZSE FACİALAR BİZİ BEKLİYOR OLABİLİR”
Turhan ALYAKUT: Şehir planlaması İzmir’de yaşanan son depremden sonra bir kez daha gündemimizde. Depreme Silivri ve İstanbul hazır mı? Deprem öncesinde yapılan yapı denetimleri yeterince sağlıklı işliyor mu? Yapı denetimlerinde mimarlar yer alıyor mu?
Sinan ÖZKAN: Beklenen bir İstanbul depremi var. Maalesef İstanbul’daki yapı stoğumuz bahsedilen depreme dayanıklı nitelikte değil. Bunun çeşitli sebepleri var. Yani bu onlarca yıldır devam eden bir yanlış. Bizim öncelikle kentlerimizi ve yapılarımızı beklenen depreme hazırlıklı hale getirmemiz gerekiyor. Bu kentsel dönüşümle başladı fakat tam uygun hale getiremedik yani depremden etkilenmeyecek yapılara dönüştürme işini şu an için başarabilmiş değiliz. Bunun için stk’lar, bakanlar, belediyeler hep birlikte çıkış yolu bulmamız gerekiyor aksi takdirde çok büyük facialara yol açacağını düşünüyorum. İstanbul’da depremden kurtulanlar bile toplanma alanlarına ulaşamayacak ya da kurtarma ekipleri İstanbul’a giremeyecek.
“İSTANBUL’DA YETERİNCE TOPLANMA ALANI YOK”
Turhan ALYAKUT: İstanbul’da yeterince toplanma alanı var mı?
Sinan ÖZKAN: Maalesef yeterince yok. Ayrılanlar da çeşitli sebeplerle zamanla yapılaşmaya açıldı. Dediğim gibi ulaşım sorunu yaşayacağız. Toplanma alanlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor ama en önemlisi yapıları depreme hazır hale getirmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz deprem öldürmez, bina öldürür…
“İMAR BARIŞI, YAPANIN YANINA KAR BIRAKTI”
Turhan ALYAKUT: Türkiye’de çok sık İmar Barışı ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu bir çelişki değil midir? Bu durum depreme hazırlığı olumsuz yönde etkilemiyor mu?
Sinan ÖZKAN: İmar Barışı, 31.12.2017 tarihine kadar yapılmış yapıları kapsayan bir yasa. Bu yasayla vatandaş ruhsatsız, kaçak, yapı kullanma izin belgesi olmamış vs. yapılar için belirli bir bedel ödeyerek yapısını yasal hale getirdiği bir düzenleme. Bu işlemler sonrasında yapının sağlamlığıyla ilgili tespitler yapılmıyor. Kaçak yapılaşmanın ödüllendirildiğini düşünüyorum. Düşünebiliyor musunuz yapının hiçbir teknik özelliği, ruhsatı yok ama harç ödendiğinde kaçak olmaktan kurtuluyor. Yapanın yanına kar kalıyor. Yasal olmayan binayı İmar Barışı ile kullanıma açarsanız belki beklenen depremde siz o binanın altında kalarak kendinize bir mezar yapmış oluyorsunuz.
“TAKSİM MEYDANI HERKESİN GÖRMEK İSTEYECEĞİ ŞEKİLDE DİZAYN EDİLMELİ”
Turhan ALYAKUT: Benim merak ettiğim bir başka konu var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Taksim Meydanı’nı yeniden tasarlamak üzere düzenlediği yarışma sonuçlandı. 146 başvurunun yapıldığı yarışmada, üç tasarım finale kaldı. Bu üç tasarım halk oylamasına sunuldu. İstanbul halkı üç proje arasından seçimini yapacak ve Taksim Meydanı yeni çehresine kavuşacak. Siz bu projeleri gördünüz mü? Taksim Meydanı’nın şu anki hali, eski hali ve projelerle ilgili ne düşünüyorsunuz acaba?
Sinan ÖZKAN: Meydanlar şehirleri şehir yapan en önemli mekanlar. Taksim Meydanı, Avrupa ve Asya kıtalarının buluştuğu yer olan İstanbul’un en önemli meydanı. Sıradan bir meydan değil. Herkesin görmek isteyeceği dünyaca ünlü bir meydan olarak tasarlanması gerekiyor. Taksim Meydanı ayrıca emek ve demokrasi meydanı. Cumhuriyet meydanı. Toplanma alanları. Şampiyonaların, milli kutlamaların yapıldığı bir alan. Bu özellikler yansıtılmalı. Taksim Meydanı oylaması 12 Kasım’a kadar devam edecek. Halk oylamasıyla seçilecek.
“TAKSİM MEYDANI PROJELERİ ARASINDA BÜNYAMİN DERMAN’IN PROJESİ BİR ADIM ÖNE ÇIKIYOR”
Bünyamin Derman benim sınıf arkadaşımdır. Kendisi çok başarılı bir mimardır. Finale kalan projeler birbirine çok yakın. Gezi Parkı ile bütünleştirilerek adeta bir parka dönüşmüş, meydan niteliği adeta kaybolmuş, otellerin peyzaj alanı gibi. Battı çıktılarla meydan vasfı kaybedilmiş bir alan. Eskiden Tarlabaşı’ndan gelen bir bulvarla devam eden, meydana açılan bir alandı. Tarlabaşı’ndan gelen bulvarın battı çıktılar iptal edilerek eski halini alması Bünyamin Derman’ın projesini bir adım öne çıkarıyor. Taksim Meydanı’nı gerçekten meydan haline dönüştürmemiz ve saydığım vasıfları kazandırmamız gerekiyor.
“FAZLA ÜNİVERSİTE VE YÜKSEKOKUL AÇILMASI, EĞİTİM KALİTESİNİ İYİ YÖNDE ETKİLEMİYOR”
Turhan ALYAKUT: Peki Sinan bey, Türkiye'de birbirinden farklı fakülteler bünyesinde yapılanan mimarlık okullarının sayısı fazlaca. Bu kadar çok öğrenciye mimarlık eğitimi verilmesi bir avantaj mıdır yoksa eğitim kalitesini düşürmesi açısından ya da mezun olan kişilerin işlerini yapıp yapamaması açısından bir dezavantaj mıdır?
Sinan ÖZKAN: Bu bir planlama sorunu. Bence bu kadar mimara ve fakülteye ihtiyaç var mı? Bu soruların cevabı hayır. Hayır olduğu için de yeterli eğitim almış mezun karşımıza gelmiyor. Bu aslında bütün meslek grupları için geçerli. O kadar fazla üniversite, yüksekokul açılarak eğitim çeşitli yerlere bölündü ki bu maalesef meslekleri olumsuz etkiliyor. Bizim zamanımızda fakültede onlarca profesör hocamız varken şimdi 2-3 tane eğitim elemanı ile ders veren fakültelerimiz var. Bu da maalesef eğitim kalitesinin çok düşük olmasına sebep oluyor. Oradan mezun olan meslektaşlarımız maalesef yeterli eğitimi almadan iş hayatına atılıyorlar.
“GENÇ MESLEKTAŞLARIM, ATATÜRK’ÜN IŞIĞINDA MESLEKLERİNE DÖRT ELLE SARILSIN”
Turhan ALYAKUT: Peki kariyerini şekillendirme aşamasında olan genç mimar ve mimar adaylarına ne tavsiye edersiniz?
Sinan ÖZKAN: Ben mesleğimi çok seviyorum. Çok zevkli bir sanat dalı. Severek yapılmadığında başarılı olmak mümkün değil. Bir fikirle projeye başlıyorsunuz ve hayaliniz gün geçtikçe gerçek oluyor. Çok güzel bir duygu. Tabi bu mesleği yaparken kente karşı çok büyük bir sorumluluğunuz olduğunu unutmamalısınız. Meslekte en zor olan en sade ve basitini bulmaktır amaç da bu olmalıdır. Genç meslektaşlarıma bunu söylemek isterim. Projelerini herkesin anlayacağı biçimde hayata geçirmeliler. Mesleklerine dört elle sarılmalarını diliyorum. Tabi ki ebedi başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarından feyz alarak mesleklerini yapmalarını öneriyorum ve temenni ediyorum.
TEŞEKKÜR VE KAPANIŞ
Turhan ALYAKUT: Yayınımıza katıldığınız için teşekkür ederim.
Sinan ÖZKAN: Ben size çok teşekkür ediyorum. Sorularınız çok güzeldi. Bu ülke ve ilçe gündemine özeninizi gösteriyor. 10 Kasım’da beni böyle bir programa konuk ettiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum…
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
Soru-cevap gelişen söyleşiyi bilgilerinize sunuyoruz;
“10 KASIM YAS GÜNÜ DEĞİL; O’NU FİKİRLERİYLE, İDEALLERİYLE ANLAMAK GÜNÜDÜR”
Turhan ALYAKUT: Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 82. yıl dönümünde konuğumuz sizsiniz. Öncelikle 10 Kasım dolayısıyla söylemek istedikleriniz varsa onları alarak başlamak isterim sohbetimize…
Sinan ÖZKAN: Tabi ki. Bu özel günde beni konuk ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Bugün 10 Kasım 2020. Atamızı sonsuzluğa uğurlayalı tam 82 yıl olmuş. 20. yüzyılın bütün önderlerince kabul edilen, çağın stratejik dehası Türk milletine nasip oldu. Bizlere manevi miras olarak akıl ve bilimi bırakan Mustafa Kemal Atatürk’ü bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyılda onun mirasına sadık kalarak ve sahip çıkarak anmamız gerekir. 10 Kasım yas günü değil; O’nu fikirleriyle, idealleriyle anlamak günüdür. Mustafa Kemal Atatürk gerçekten de yüzyılların nadir olarak yetiştirdiği bir dâhiydi. O’nun değerini bugün hala bağnazlıktan ve karanlıktan çıkamamış toplumları gördükçe çok daha iyi anlıyoruz. Bu topraklarda yaşamış, yaşayan ve yaşayacak herkesin O’na minnet borçlu olduğunu biliyoruz. Adını tarihe altın harflerle yazdırmış büyük lider, sonsuza kadar Türk milletinin kalbinde yaşayacak ve yaşatılacak.
“KENDİMİ BİLDİM BİLELİ MİMAR OLMAK İSTEMİŞİMDİR”
Turhan ALYAKUT: 10 Kasım’la ilgili düşüncelerinize katılmamak elde değil. İş Dünyası programımız kapsamında sizi tanımak isteriz. Siz mimarlık yapıyorsunuz ama mimarlık çocukluk hayaliniz mi yoksa ülke şartlarında puanınız oraya yettiği ya da aileniz istediği için mi mimarlığı tercih ettiniz merak ediyorum?
Sinan ÖZKAN: Mimar Sinan’ın yaptığı Süleymaniye Doğumevi’nde doğmam sebebiyle bana Sinan adı verilmiş. Ben ismimden etkilenmiş olmalıyım ki kendimi bildim bileli mimar olmak istemişim. O neden tüm tercihlerim sadece mimarlık üzerineydi. Başka bir meslek düşünmedim. İstanbul’da doğdum. Eğitim hayatımın tamamı da İstanbul’da geçti. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden mezun aldım. Çeşitli özel kuruluşlarda çalıştım. 1995 yılından beri de Silivri’de kendi ofisimdeyim. Mimarlık ve taahhüt işleriyle ilgileniyorum. Çeşitli firmalarda şantiye şefliği ve proje müdürlüğü yaptım. Meslek örgütümüz olan Mimarlar Odası’nda görev aldım, halen İstanbul Büyükkent Şube Denetleme Kurulu Üyesiyim. Aynı zamanda gurur duyduğumu da ifade etmek isterim, Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği üyesiyim. Evliyim. Mustafa Özkan adında babamın adını taşıyan bir oğlum var.
“OĞLUMUN MİMAR OLMASINI İSTERİM”
Turhan ALYAKUT: Allah bağışlasın. Acaba oğlunuzun ileride mimar olmasını düşünür müsünüz yoksa kararı ona mı bırakacaksınız?
Sinan ÖZKAN: Tabi ki ona bırakacağım ama olmasını tabi ki isterim. Ama benim gönlümde bir de tiyatro var. Ben mimar olmasaydım herhalde tiyatrocu olmak isterdim. Oğlum için ilk tercihim mimarlık, ikinci tercihim tiyatro olacaktır ama tabi karar onun olacaktır, şartların ne getireceğini bilemeyiz.
“MİMAR, YENİ BİNA TASARLAMA, ESKİ BİNALARI RESTORE ETME VE MEVCUT BİNALARI KULLANMANIN YENİ YOLLARINI GELİŞTİRME İLE SORUMLU OLAN KİŞİLERE VERİLEN MESLEKİ UNVANDIR”
Turhan ALYAKUT: Birçok insan mimarlıkla, mühendisliği karıştırıyor. Mimarlık nedir, ne değildir, bize anlatır mısınız?
Sinan ÖZKAN: Mimarlık evrensel bir meslek. İnsanlık tarihinin her döneminde önemli olmuş. Dünyanın en eski mesleği. Mimarlar yeni binayı ya da kenti tasarlarlar, eski binaları restore ederler. Mevcut binanın kullanımı ve gelişimiyle alakalı sorumlu olan kişilere verilen bir mesleki unvan. Mimarlık düşünce aşamasından yapının tamamlanma aşamasına kadar görev alır. Mühendislik bir konunun uzmanlığını gerektiren bir mesleki unvan. “Mimar her konuda bir şey bilir, mühendis bir konuda her şeyi bilir” diye bir tanımlama da vardır.
“KENTLER VE YAPILAR DEPREME HAZIR HALE GETİRİLMEZSE FACİALAR BİZİ BEKLİYOR OLABİLİR”
Turhan ALYAKUT: Şehir planlaması İzmir’de yaşanan son depremden sonra bir kez daha gündemimizde. Depreme Silivri ve İstanbul hazır mı? Deprem öncesinde yapılan yapı denetimleri yeterince sağlıklı işliyor mu? Yapı denetimlerinde mimarlar yer alıyor mu?
Sinan ÖZKAN: Beklenen bir İstanbul depremi var. Maalesef İstanbul’daki yapı stoğumuz bahsedilen depreme dayanıklı nitelikte değil. Bunun çeşitli sebepleri var. Yani bu onlarca yıldır devam eden bir yanlış. Bizim öncelikle kentlerimizi ve yapılarımızı beklenen depreme hazırlıklı hale getirmemiz gerekiyor. Bu kentsel dönüşümle başladı fakat tam uygun hale getiremedik yani depremden etkilenmeyecek yapılara dönüştürme işini şu an için başarabilmiş değiliz. Bunun için stk’lar, bakanlar, belediyeler hep birlikte çıkış yolu bulmamız gerekiyor aksi takdirde çok büyük facialara yol açacağını düşünüyorum. İstanbul’da depremden kurtulanlar bile toplanma alanlarına ulaşamayacak ya da kurtarma ekipleri İstanbul’a giremeyecek.
“İSTANBUL’DA YETERİNCE TOPLANMA ALANI YOK”
Turhan ALYAKUT: İstanbul’da yeterince toplanma alanı var mı?
Sinan ÖZKAN: Maalesef yeterince yok. Ayrılanlar da çeşitli sebeplerle zamanla yapılaşmaya açıldı. Dediğim gibi ulaşım sorunu yaşayacağız. Toplanma alanlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyor ama en önemlisi yapıları depreme hazır hale getirmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz deprem öldürmez, bina öldürür…
“İMAR BARIŞI, YAPANIN YANINA KAR BIRAKTI”
Turhan ALYAKUT: Türkiye’de çok sık İmar Barışı ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu bir çelişki değil midir? Bu durum depreme hazırlığı olumsuz yönde etkilemiyor mu?
Sinan ÖZKAN: İmar Barışı, 31.12.2017 tarihine kadar yapılmış yapıları kapsayan bir yasa. Bu yasayla vatandaş ruhsatsız, kaçak, yapı kullanma izin belgesi olmamış vs. yapılar için belirli bir bedel ödeyerek yapısını yasal hale getirdiği bir düzenleme. Bu işlemler sonrasında yapının sağlamlığıyla ilgili tespitler yapılmıyor. Kaçak yapılaşmanın ödüllendirildiğini düşünüyorum. Düşünebiliyor musunuz yapının hiçbir teknik özelliği, ruhsatı yok ama harç ödendiğinde kaçak olmaktan kurtuluyor. Yapanın yanına kar kalıyor. Yasal olmayan binayı İmar Barışı ile kullanıma açarsanız belki beklenen depremde siz o binanın altında kalarak kendinize bir mezar yapmış oluyorsunuz.
“TAKSİM MEYDANI HERKESİN GÖRMEK İSTEYECEĞİ ŞEKİLDE DİZAYN EDİLMELİ”
Turhan ALYAKUT: Benim merak ettiğim bir başka konu var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Taksim Meydanı’nı yeniden tasarlamak üzere düzenlediği yarışma sonuçlandı. 146 başvurunun yapıldığı yarışmada, üç tasarım finale kaldı. Bu üç tasarım halk oylamasına sunuldu. İstanbul halkı üç proje arasından seçimini yapacak ve Taksim Meydanı yeni çehresine kavuşacak. Siz bu projeleri gördünüz mü? Taksim Meydanı’nın şu anki hali, eski hali ve projelerle ilgili ne düşünüyorsunuz acaba?
Sinan ÖZKAN: Meydanlar şehirleri şehir yapan en önemli mekanlar. Taksim Meydanı, Avrupa ve Asya kıtalarının buluştuğu yer olan İstanbul’un en önemli meydanı. Sıradan bir meydan değil. Herkesin görmek isteyeceği dünyaca ünlü bir meydan olarak tasarlanması gerekiyor. Taksim Meydanı ayrıca emek ve demokrasi meydanı. Cumhuriyet meydanı. Toplanma alanları. Şampiyonaların, milli kutlamaların yapıldığı bir alan. Bu özellikler yansıtılmalı. Taksim Meydanı oylaması 12 Kasım’a kadar devam edecek. Halk oylamasıyla seçilecek.
“TAKSİM MEYDANI PROJELERİ ARASINDA BÜNYAMİN DERMAN’IN PROJESİ BİR ADIM ÖNE ÇIKIYOR”
Bünyamin Derman benim sınıf arkadaşımdır. Kendisi çok başarılı bir mimardır. Finale kalan projeler birbirine çok yakın. Gezi Parkı ile bütünleştirilerek adeta bir parka dönüşmüş, meydan niteliği adeta kaybolmuş, otellerin peyzaj alanı gibi. Battı çıktılarla meydan vasfı kaybedilmiş bir alan. Eskiden Tarlabaşı’ndan gelen bir bulvarla devam eden, meydana açılan bir alandı. Tarlabaşı’ndan gelen bulvarın battı çıktılar iptal edilerek eski halini alması Bünyamin Derman’ın projesini bir adım öne çıkarıyor. Taksim Meydanı’nı gerçekten meydan haline dönüştürmemiz ve saydığım vasıfları kazandırmamız gerekiyor.
“FAZLA ÜNİVERSİTE VE YÜKSEKOKUL AÇILMASI, EĞİTİM KALİTESİNİ İYİ YÖNDE ETKİLEMİYOR”
Turhan ALYAKUT: Peki Sinan bey, Türkiye'de birbirinden farklı fakülteler bünyesinde yapılanan mimarlık okullarının sayısı fazlaca. Bu kadar çok öğrenciye mimarlık eğitimi verilmesi bir avantaj mıdır yoksa eğitim kalitesini düşürmesi açısından ya da mezun olan kişilerin işlerini yapıp yapamaması açısından bir dezavantaj mıdır?
Sinan ÖZKAN: Bu bir planlama sorunu. Bence bu kadar mimara ve fakülteye ihtiyaç var mı? Bu soruların cevabı hayır. Hayır olduğu için de yeterli eğitim almış mezun karşımıza gelmiyor. Bu aslında bütün meslek grupları için geçerli. O kadar fazla üniversite, yüksekokul açılarak eğitim çeşitli yerlere bölündü ki bu maalesef meslekleri olumsuz etkiliyor. Bizim zamanımızda fakültede onlarca profesör hocamız varken şimdi 2-3 tane eğitim elemanı ile ders veren fakültelerimiz var. Bu da maalesef eğitim kalitesinin çok düşük olmasına sebep oluyor. Oradan mezun olan meslektaşlarımız maalesef yeterli eğitimi almadan iş hayatına atılıyorlar.
“GENÇ MESLEKTAŞLARIM, ATATÜRK’ÜN IŞIĞINDA MESLEKLERİNE DÖRT ELLE SARILSIN”
Turhan ALYAKUT: Peki kariyerini şekillendirme aşamasında olan genç mimar ve mimar adaylarına ne tavsiye edersiniz?
Sinan ÖZKAN: Ben mesleğimi çok seviyorum. Çok zevkli bir sanat dalı. Severek yapılmadığında başarılı olmak mümkün değil. Bir fikirle projeye başlıyorsunuz ve hayaliniz gün geçtikçe gerçek oluyor. Çok güzel bir duygu. Tabi bu mesleği yaparken kente karşı çok büyük bir sorumluluğunuz olduğunu unutmamalısınız. Meslekte en zor olan en sade ve basitini bulmaktır amaç da bu olmalıdır. Genç meslektaşlarıma bunu söylemek isterim. Projelerini herkesin anlayacağı biçimde hayata geçirmeliler. Mesleklerine dört elle sarılmalarını diliyorum. Tabi ki ebedi başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarından feyz alarak mesleklerini yapmalarını öneriyorum ve temenni ediyorum.
TEŞEKKÜR VE KAPANIŞ
Turhan ALYAKUT: Yayınımıza katıldığınız için teşekkür ederim.
Sinan ÖZKAN: Ben size çok teşekkür ediyorum. Sorularınız çok güzeldi. Bu ülke ve ilçe gündemine özeninizi gösteriyor. 10 Kasım’da beni böyle bir programa konuk ettiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum…
Haber : Batuhan GÜÇLÜ
YORUMLAR