Siyasilerin kalıp bir cümlesi vardır ya hani; “Sanki ertesi gün seçim varmışçasına çalışacağız” derler. Bunu oy uğruna verdikleri ütopik bir söz olmaktan çıkarıp ezber bozanlar da olabiliyormuş. Volkan Yılmaz şu ana kadar yanıltmadı, seçim başarısının rehavetine kapılmadan Başkanlık koltuğuna oturduğu günden beri oldukça iyi bir performans sergiliyor.
Yılmaz’ın temposu seçim maratonu gibi. Bir bakıyorsunuz sahada belediye ekiplerinin çalışmalarını denetliyor, bir bakıyorsunuz esnafla hasbihalde, bir bakıyorsunuz mahallelerde incelemelerde bulunuyor, bir bakıyorsunuz cenazede acıya ortak, bir bakıyorsunuz çocuklarla top oynuyor, bir bakıyorsunuz büyüklerimizi dinliyor, bir bakıyorsunuz gençlerle, bir bakıyorsunuz bayram seyran münasebetiyle halka hitap ediyor, vatandaşın içinde, halkla iç içe… Makamdan çok sokakta. Tabandaki gücünü canlı tutmaya çalışıyor. Her an her yerde karşılaşabilirsiniz, o derece ulaşılabilir.
“İlk günlerin hevesiyle normal, bu coşku söner yakında” dedim bunu itiraf etmeliyim, amma velakin Yılmaz yılmıyor, yorulmuyor! Başkan direncini, azmini, dirayetini artırarak hizmet üretme gayesiyle yola devam ediyor.
Hayatımızın her alanına etki eden koronavirüs krizini de hiç fena atlamadığı konusunda hemfikirizdir diye düşünüyorum, hatta baya baya süreci başarılı yönetti desek yanlış olmaz. Halkın eve kapandığı, trafik sorununun yaşanmadığı bu süreçte Volkan Yılmaz’ın talimatıyla belediye ekiplerinin ilçenin dört bir yanında hummalı bir çalışma ortaya koyması, yine belediyenin kültür sanat etkinliklerini canlı yayın aracılığıyla evlere taşıması, meydan ve caddelerin sürekli yıkanması, 65 yaş üstü vatandaşların tek tek telefonla aranıp halinin hatrının sorulmasının yanı sıra ihtiyaçlarının karşılanması, 23 Nisan ve 19 Mayıs’ın her türlü kısıtlamaya karşın coşkuya dönüştürülmesini tüm bunların üstüne ekonomide işlerin bu kadar sarpa sardığı bir dönemde borçlanmadan ilerlemeyi burada kayda geçirelim.
Geçen bir yılda göreve adaptasyonu açısından kolaylık sağlamak ve yapıcı olmak gerekçeleriyle muhalefet kanadının Volkan Yılmaz’ı pek de zorlamaması da Başkan açısından bal kaymak oldu.
Şu anda moral ve motivasyon üstünlüğü Yılmaz’da. Partisi MHP’de giderek palazlanıyor, varlığını siyasi arenada daha belirgin ortaya koyuyor görüyoruz, en önemlisi de Yılmaz’ın kapı gibi arkasında… Çoğu zaman Yılmaz’ın ağzını bile açmasına gerek kalmıyor. Bu sayede sürekli bağırıp çağıran, kavgacı bir siyasetçi profilinden uzak oluşuyla da ayrıca artı kazandığını ve imajını daha da parlattığını söylemek mümkün.
Bu tabloda geriye birkaç şeye dikkat etmek kalıyor; dalkavuklar, yalaklar, her dönemin adamı veya her dönemin kadınlarına!
Aslında Başkanın bu konuyla alakalı bir demeci oldu;
Geçtiğimiz gün katıldığı bir instagram yayınında, “Sokakta yürürken vatandaşla çok rahat diyalog kuruyorum, onları dinlemeyi seviyorum çünkü - padişahım çok yaşa - diyen çok olur ama bizim ihtiyacımız olan; bizi eleştirebilecek, hata yaptığımız yerde bunları bize söyleyebilecek dostlar, arkadaşlar veya siyasi rakipler” demişti.
İşte görev dönemi boyunca kendine ve sorumluluk taşıdığı Silivri sakinlerine karşı unutmaması gereken en önemli konulardan biri budur.
Bir zamanlar Özcan Işıklar için neredeyse her Allah’ın günü “ağasın, paşasın, rakipsizsin, şöyle iyisin böyle muhteşemsin" yazanlar oldu. Bugün internet medyası ve televizyon karşısında kan kaybından baygınlık geçiren o tayfada durum şu; kral öldü yaşasın yeni kral..!
Bu noktada araştırmacı gazeteciliğin duayen isimlerinden Uğur Mumcu'nun sözleri nokta atışlı bir mesaj olacak; “Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.”
Velhasıl; Volkan Yılmaz ayrım yapmadan halkı kucaklamayı sürdürürse, kibir batağına düşmezse, iş bitirici olursa, en önemlisi de hangi platform olursa olsun tekelleşme kurmazsa siyaset arenasında varlığını uzun süre koruması aynı zamanda da siyasi kariyerine önemli kilometre taşları eklemesi kaçınılmaz olacak.
YORUMLAR