Kalender Battal

Kalender Battal


Aydınlanma Hareketine İslam'ın Etkisi

18 Mayıs 2022 - 15:03

**
Değerli Dostlar! 1685 yılında batıda gelişen aydınlanma hareketi, batı kültüründen kaynaklanan bir var oluş mudur? Yoksa İspanya’daki Kurtuba Medreselerinden batıya esen İslami bilimsel rüzgarların etkisi var mıdır? Bugünkü yazımızda bu konuyu enine boyuna irdeleyeceğiz.

Değerli Dostlar! Aydınlanma hareketi her şeyden önce kilisenin otokratik yapısına bir başkaldırı hareketidir.

Acaba bu hareket, batıda kendi başına mı ortaya çıktı? Yoksa İspanya’daki Kurtuba Medreselerinde okutulan İslami felsefenin ve bilimin bir etkisi var mıydı? Bu tezi ortaya atarken İbn Rüşd, Farabi, Câbir bin Hayyân gibi Müslüman bilim adamları ve düşünürlerden bahsetmek istiyorum. O İbn Rüşd ki eserleri batılı üniversitelerde 650 yıl ders kitabı olarak okutuldu. Yani batı ülkelerinde ortaya çıkan bilimsel gelişmeler, İbn Rüşd’ün eserleriyle tecessüm ederek bilimsel kimlik kazandı.

Değerli Dostlar! Aslına bakarsanız, aydınlanma çağındaki yenilik hareketleri, kilisenin otokratik yapısını, İslami bilimlerin batıya esen rüzgarlarıyla yıkarken, aklın öncülüğünde yeni gelişmelerin önünü açtı. Kilise baskısıyla kökleşmiş olan bütün sistemler sökülüp atıldı. Kiliseden güç alan batılı krallar şiddetle gelişmelere karşı çıksalar da, bu gelişmelerin önüne geçemediler. Örneğin dünya merkezli bir sistem, kilisenin temel kuralını oluşturmaktaydı. Yani, dünya yerinde duruyor, güneş ve diğer gezegenler dünyanın etrafında döndüğüne inanılıyordu. Bunun üzerine, güneş merkezli sistemi savunan, yani dünya güneşin etrafında dönüyor iddiasıyla ortaya çıkan Galileo, kilisede aforoz edilmiş ve kilisenin dogmatik fikirlerini koruyanlar tarafından idam sehpasına çıkarılmıştı. Kilisenin dogmatik görüşlerine karşı çıkanlar ilahi emirlere karşı gelmiş kabul edilerek her fırsatta cezalandırılmışlardı. Kilisenin elindeki aforoz yetkisi bilim adamlarını ve kiliseye karşı gelenleri canından bezdirmişti.

Değerli Dostlar! İşte böylece aydınlanma çağı, aklın öncülüğünde bilimsel gerçekliği topluma sunarken; kilise, ilahi olmayan dogmatik fikirlerle insanları karanlıkta yürütmek için var gücüyle çalışmaktaydı.

Batıda bilim, engizisyon mahkemelerinde yargılanırken; İslam aleminde bilim adına ortaya çıkan Fergânî, İbn Rüşd,  El-Harezmi (780 - 850), El-Kindi (801-873), Farabi (872-950), İbn-i Sina (980 - 1037) , Ömer Hayyam (1048-1131) gibi bilginler gök bilimlerinde ve matematikte oldukça ileri seviyede yeni buluşlara imza atmışlardı.

Değerli Dostlar! Şunu belirmekte fayda var ki; İslam dini, bilimden kopmuş bir din değildir. Ne yazık ki, burnunun ucunu göremeyecek kadar akıl yoksunu, çıkar ve menfaat düşkünü sözde din alimleri tarafından asıl mecrasından koparılmıştır. Yani evrensel değerleri vaat eden yüce dinimizi, cennet ve cehennemden ibaret sayarak insanın yüceliğini unutturmuşlardır.

Değerli Dostlar! Toplum öncüleri olarak kabul ettiğimiz bu din alimleri, cübbe giymeyi ve sarık sarmayı dinin bir parçası olarak gördükleri halde, aklı ve bilimi Kur’an’ın dışına atmışlardı.

Batıda sanayi devrimi ve endüstri devrimi gerçekleşirken, İslam alemi tahiyyatta parmak kalkar mı yoksa kalkmaz mı savıyla meşguldüler. Tıpkı Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethederken Hristiyan papazların melekler dişi mi yoksa erkek mi tartışmasında boğuldukları gibi.


Değerli Dostlar! Lütfen her Müslüman kendine sorsun, bin yıldır yapılan dualar neden kabul olmuyor? Bin yıldır lanet okuduğumuz kafirler neden uzaydan bize bakarken, bizler zilletteyiz? Bu soruların cevabı bir dahaki dersimizde verilecektir.

Selam ve Dua ile…

KALENDER BATTAL İRŞADİ


 

YORUMLAR

  • 1 Yorum